Koronavirüs salgınından beter bunlar
Bu kez bahane koronavirüs…
İslam’a ve Müslümanlara hakaret için sıraya girdiler.
Enver Aysever Müslümanları tahkir eden bir karikatürü paylaşıyor.
Çürük yumurta…
Yılmaz Özdil “Tillo Evliyaları” ile alay ediyor.
Küflü kaşar…
Hala yayınlarına nasıl devam edebildiği bir türlü anlaşılamayan ODA TV isimli şer odağı ise Sağlık Bakanı Sn. Fahrettin Koca’nın merhum Prof. Dr. Esad Coşan Hocaefendi’ye yakınlığı üzerinden itibar cellatlığına soyunuyor.
Pislik yuvası…
Nedir bunların dertleri?
Bilen varsa söylesin.
Bugüne kadar bunların ve temsil ettikleri zihniyetin tek bir yaraya merhem olabildiğini gören, duyan var mı?
Kuduruyorlar.
Kin kusuyorlar.
Nefret saçıyorlar.
Türkiye’nin, İtalya, Fransa ve diğer ülkeler gibi perişan olmayışına üzülüyorlar.
Söyledikleri her şey yalan çıktı.
Savundukları ne varsa çöpe gitti.
Tükendiler.
Yerden yere vurdukları Türkiye dimdik ayakta.
Yalamaya doyamadıkları Avrupa yerlerde sürünüyor.
Gidin o Yılmaz Özdil adlı bilmem neye sorun…!
Dalga geçtiği Tillo Evliyalarından Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nin “Marifetname” sinden 3 sayfa okuyup herhangi bir şey anlayabilir mi?
Hayır.
Karanlık ODA’daki haysiyet düşkünlerine bakın…!
Bunlar merhum Prof. Dr. Esad Coşan Hocaefendi’nin devletine, milletine, bayrağına, vatanına bağlılığını, yaptığı hizmetlerle, yetiştirdiği nesillerle bu ülkeye ne katkılar sağladığını görebilirler mi?
İmkansız.
Niye?
Çünkü, gözleri var ama görmezler, kulakları var ama duymazlar, kalpleri var ama mühürlü…
Bunlar böyle tarif edilmiş.
Hani bir süre önce “sen ne gerizekalı bir şeysin” hitabına muhatap olduğu için şöhrete kavuşan CHP’li Hüsnü Bozkurt vardı ya…
Hatırladınız mı?
O da çıkmış “3. Havalimanını ben yaptım diyorsan bu salgının da sorumlusu sensin” diyerek terbiyesizce Cumhurbaşkanı Erdoğan’a saldırıyor.
Türkiye’nin koronavirüs ile mücadelede tek yürek olmasından, yıllar yılı şırıngaladıkları yalanlarla, iftiralarla uyuşturdukları kitlelerin gerçekleri görmeye başlamasından rahatsız oldukları belli.
Tahammül duygularımızı karantinadan çıkarmaya çalıştıklarını da anlıyoruz.
Bir yerlerden düğmeye basılmışçasına sergiledikleri eş zamanlı alçaklıklarının hedeflerini de biliyoruz. Biz bunları ezberledik yani.
O yüzden “it ürür, kervan yürür” şiarıyla dışarıya çıkmak yok evde kalmaya devam…