Küresel değişim ve Türkiye’nin yeniden güncellenen doktrini…
Herkes gardını yeni gelişmelere göre alıyor.
Dünya savaşı ihtimali kapıdayken güncellenmek şart.
Paylaşım süreci, Türkiye’yi ve konumunu belirlemeye zorluyor.
Her şey yeni başlıyor. Bu süreç uzun ve meşakkatli görünüyor.
Bölgesel konumumuz, küresel boyutumuzu belirliyor.
Bu süreç ekonomik olarak bizi zorluyor ama şimdilik.
Günün sonuna iyi bakmak gerekiyor.
Afrika, Avrasya,
Orta Doğu, Kafkasya,
Akdeniz, Karadeniz, Hazar…
Avrupa, Türkistan, Çin, Rusya,
Hindistan, ABD ve Pasifik’e uzanan tüm kanallar…
Hepsine ayrı ayrı bakıyor Türkiye…
Dünya savaşı ihtimali üzerine düşünürsek Türkiye’nin konumu ve yeri neresi olacak?
Bunu açık açık düşünmek, konuşmak, tartışmak zorundayız.
Küresel sistem çöküyor ve yenisi için savaş zorlanıyor.
Paylaşım savaşında yerimiz neresi?
Ortaklarımız kimler?
“Teröristan” haritası dayatmasına karşı kiminle ve nerede karşı karşıya geleceğiz?
“Kırmızı Kitap” güncellendi.
Bu boşuna mı?
Değil!
Kitapta artık iç tehdit yerine küresel ve bölgesel tehditler silsilesi söz konusu.
PKK, FETÖ gibi terör örgütleriyle bizi içeride boğmaya zorlayan sistemi Türkiye çökertmeyi başardı.
Şimdi daha ağır ve küresel boyutları olan bir sürecin içindeyiz.
Suriye ve Irak özelinde olaylara baktığımızda, şartları oluşturan Türkiye faktörü küresel aktörleri zorluyor.
Böyle bir süreç işte…
Zorlayanın şartlarını bozmak zorundasın, kendi şartlarına uygun ortam oluşturmak, konjonktürü iyi kullanmak ve küresel değişimin parçası olmak için sahanın gerçeğine dönüşmelisin. Türkiye bunu yapıyor!
Afrika’da, Orta Doğu’da, Kafkasya’da, Balkanlar’da,
Türkistan ve tüm Asya’da Türkiye varlığı pekişmeseydi, bu paylaşım sürecinde aktör olabilir miydi?
Olamazdı!
Şimdi durum farklı.
Ama süreç henüz yeni başlıyor.
Toplum olarak bizi nasıl bir sürecin beklediğini, iç kavgalarla boğuşmamamız gerektiğini anlıyor muyuz?
Masada dünyanın paylaşılması hedeflenmişken Türkiye, iç hesaplarla kendini harcayamaz.
Devlet ve millet bakışları, hedefleri senkronize edilmelidir.
Devletin ne yaptığından, siyasetin nasıl bir süreci takip ettiğinden herkesin haberdar olması gerekiyor.
Aydınlar, bilgeler, yazarlar, fikir üreten şahsiyetler, eğitimcilerimiz, hocalar, akademisyenler, sanat, kültür, medya ve spor dünyası devrede olmalı.
Türkiye Devleti ve siyaset enstitüsü gerekeni yapıyor.
Sahadaki realite bize çokça sinyaller veriyor.
Ama içeride birlik şart.
Bizi, dışarıdan gelebilecek tehditler kadar içerideki birliğimiz ilgilendirmeli.
Tarih her şeyi not ediyor.
Millî hafızamız, devlet hafızası bunları unutmaz.
Tarihin haklı tarafında, milletinin ve devletinin yanında duranlarla karşısında yer alanların kimlikleri netleşecektir.
Her şey güncelleniyor dedik ya…
Tarih, süreç, haritalar, hedefler, doktrinler…
Türkiye’nin geleceğine, evlatlarımızın geleceğine, nesillerimizin geleceğine engel olmaya kalkan ne varsa ve kim varsa bu güncellenen yeni sürecin farkına varmak zorundadır.
Aksi hâlde yok olacaktır!