Küresel terazinin ortasındaki direk Türkiye
Türkiye yeni jeopolitik denklemin ağırlık merkezinde. Türkiye tarihin yapıldığı süreçlere yeniden dahil oldu. Bu sözümü; 2023’ü Erdoğan alırsa, Türkiye’nin önündeki yirmi sene içinde çok daha iyi anlayacaksınız. Türkiye 2053’e kadar direksiyonu kırmadan aynı istikamette ilerlerse; bütün oyunlar bozulacak ve Türkiye manipüle edilebilen bir ülke olmaktan çıkarak, büyük bir güce dönüşecek.
Türkiye pandemi sonrası yaşanan savaş ve gıda krizinde kilit ülke konumuna geldi. Tüm dünya diplomasisinin merkezi haline gelen Antalya, Ankara’nın güven veren ilkesel duruşuyla, bir cazibe merkezine dönüşmüştü.
Ve bugüne gelelim. Dün akşam saatlerinde NATO Zirvesi’nde imzalanan üçlü memorandum sonrası Genel Sekreter Stoltenberg’in tweetinde paylaştığı fotoğraf; konuşan bir kitap gibiydi. Fotoğrafta Erdoğan, Stoltenberg, İsveç Başbakanı ve Finlandiya Cumhurbaşkanı masada oturuyor ve arka planda üç ülkenin heyetleri yer almakta. Fotoğrafı özel kılan; yaşanan süreç.
Öncelikle İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmek istemesine hiç itiraz etmeden onay verebilirdik diğer 30 üye ülke gibi.
Hatırlayın Erdoğan’ın itirazlarına, muhalefetten hangi yanıtlar gelmişti.
CHP’ye kalsa İsveç’e PKK şartını koymak yanlış bir stratejiydi. Emir eri gibi önümüze ne konsa itiraz etmeden imzalamalıydık. Batılı “büyük güçler” karşısında nasıl olurdu da itiraz ederdik(!) Bu kompleksli bakış, bu tedavisi olmayan hastalıklı ruh hali, özgüvensizlik ve kimliksizlik cidden bu kitle için çok üzücü… Maalesef ki tedavisi de yok!
İYİ Parti’ye gelelim. Akşener ne demişti? O da aynı şekilde Erdoğan’ı suçlayarak, Cumhurbaşkanı’nın “PKK’ya yardım yapmayacaksınız, silah ambargolarını kaldıracaksınız, somut adım bekliyorum, yoksa olmaz” sözünü yanlış bir yöntem olarak değerlendirmişti. İYİ Parti’ye göre, konuyu somut beklentilere bırakmadan müzakere ile çözebilirdik!
Peki Erdoğan ne yaptı?
-İsveç ve Finlandiya’ya tüm dünya kamuoyu önünde “PKK ve türevlerine yardım yapmayacaksınız” dedi. Bunu derken mesaj elbette ABD dahil tüm destek veren ülkelere gidiyordu.
-Erdoğan, “Verilecek sözler bizi tatmin etmez, somut adım bekliyorum” dedi ve sözünün de arkasında durdu.
Erdoğan; şarta bağladı ve imzaları aldı. Dolayısıyla Türkiye’nin terörle mücadeledeki haklı ve başarılı mücadelesi bir kere daha tüm dünyaya haklı tezlerle ifade edildi. Yapılan anlaşma NATO kayıtlarına geçmiş uluslararası bir anlaşmadır. Geri adım atan Batı ülkeleri oldu. İsveç, tüm PKK desteğine rağmen o masaya oturdu ve o imzayı atmak zorunda kaldı.
Ülkesini seven bir vatandaş olarak, Türkiye’nin âli menfaatleri için en doğru duruşu sağlayan, mücadele eden ve diplomatik bir zafer kazanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve ekibine teşekkürü bir borç bilirim.
FONDAŞ MEDYANIN ACIKLI HALİ
Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurusuna dair tutumunu eleştiren çevrelerin durumu oldukça zor. Gelişmeleri yorumlamakta zorlanan bu kesim, çareyi itibarsızlaştırma gayretine girmekte bulmuş. Nasıl mı?
Madrid’de varılan mutabakat, gerçek anlamda diplomatik bir zaferdir. Bu zaferi
The Economist bile itiraf ederken hazımsız Oda TV çarpıtmaya kalkışmış.
The Economist; “Erdoğan eve zaferle dönüyor” başlığını atarken, içerden bir haber sitesi olan Oda TV’nin; “Erdoğan’dan geri adım” manşetini atması tam anlamıyla bir skandal. Fakat ‘medya etiği’ gibi bir dertleri olmadığından, okuyucularını ne kadar zehirlerlerse kendilerini o denli başarılı addediyorlar.
BUNDAN SONRA NE OLACAK?
Madrid Mutabakatı’nın imzalandığı gün, uluslararası resmi bir anlaşmaya isimleri terör örgütü olarak geçen FETÖ ve PKK için yas günüdür.
Bu resmi belge, Türkiye’nin elini pek çok alanda güçlendirecek.
PKK’ya yardım eden iki yüzlü Batı ülkelerinin yüzlerine çarpılacak, net ifadelerle yazılmış, onaylanmış ve imzalanmış bir metin var önümüzde.
Bunun yanında; FETÖ de nedir? Sivil toplum örgütü değil mi? Gibi saçma sorularla zaman kazanmaya çalışan sözde “müttefiklerimiz” için de suratlarına haykıracağımız bir gelişme kaydedilmiştir.
Bu anlaşmayla Türkiye’nin önü artık daha açık. Erdoğan’ın geçtiğimiz gün açıkladığı Suriye’ye yapılacak harekat için, artık geri sayım başlamış demektir.
Savunma alanında Türkiye’ye yönelik hadsiz ambargoların kaldırılması ise yine bu anlaşmanın çok önemli kazanımlarından biridir.
ANLAŞMADAN DİKKAT ÇEKEN SATIRLAR
Madrid’de, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği gündemiyle yapılan toplantı sonrası imzalanan memorandumun metninin önemli satırları ise şöyle:
– Müstakbel NATO Müttefikleri olarak Finlandiya ve İsveç, milli güvenliğine yönelik tüm tehditlere karşı Türkiye’ye tam destek verirler. Bu çerçevede, Finlandiya ve İsveç, PYD/YPG ve Türkiye’de FETÖ olarak tanımlanan örgüte destek sağlamayacaklardır.
-Finlandiya ve İsveç, PKK’nın yasaklanmış bir terör örgütü olduğunu teyit eder. Finlandiya ve İsveç, PKK ve diğer tüm terörist örgütlerin, bunların uzantılarının faaliyetleri ile iltisaklı kuruluşlar ve paravan örgütler içerisinde yer alan veya bu terör örgütleriyle bağlantısı bulunan şahısların faaliyetlerini engelleyeceklerini taahhüt eder. Türkiye, Finlandiya ve İsveç bu terör örgütlerinin faaliyetlerini engellemek amacıyla aralarındaki işbirliğini artırmaya karar vermişlerdir. Finlandiya ve İsveç, bu terör örgütlerinin emellerini reddeder.
-Finlandiya ve İsveç, 5. paragrafta kayıt altına alındığı çerçevede, PKK terör örgütünün ve bütün uzantıları ile iltisaklı kuruluşlarının ve paravan örgütlerinin para toplama ve eleman devşirme faaliyetlerine yönelik soruşturma başlatacak ve bunları yasaklayacaklardır.
-İsveç, yeni ve daha etkin bir Terör Suçları Kanunu’nun 1 Temmuz itibariyle yürürlüğe gireceğini ve hükümetin terörle mücadele mevzuatını daha da tahkim edeceğini teyit eder.
-Türkiye, Finlandiya ve İsveç aralarında artık hiçbir milli silah ambargosu bulunmadığını teyit ederler. İsveç, NATO Müttefiklerine yönelik olarak silah ihracatına ilişkin milli mevzuatını tadil etmektedir. Gelecekte, Finlandiya ve İsveç’ten yapılacak savunma sanayii ihracatı Müttefik dayanışmasına ve Washington Anlaşması’nın 3. Maddesi’nin ruhuna ve lafzına uygun biçimde yürütülecektir.
-Türkiye, Finlandiya ve İsveç bugünkü görüşmelerden sonra müteakip somut adımları atacaklarını taahhüt ederler.