Mağdurlar Vadisi, yeni sezon, zıba zıba zibiza!
Ülkemizin tarihini yazan kıymetli tarihçilerimiz 2019 senesini herhalde “Mağduriyetler senesi” ilan ederler. Ne güzel eskiden “Lale Devri çocukları” vardı, şimdi “mağduriyet devri çocukları” türedi. Aman diyeyim zihni bakımdan “onun bunun çocukları” olmayın da gerisi halledilir.
Ne çok mağdur varmış, bu sene öğrendik! Ama öyle fakirlikten, özgürlükten falan bir mağduriyet yok! Tüm mağdurların keyfi yerinde! Hepsi gayet trilyoner, hepsi gayet kodaman, hepsi gayet gayrimenkul sever, hepsi gayet banka hesabı kabarık, hepsi gayet “ooooh” diyecek kadar rahat!
“Mağdurum mağdurum” diye diye çıktı belediye başkanı oldu!
Şimdi ricam odur ki bu mağdur(!) ve gariban(!) adamı ve de adamlarını artık bir bırakın, salın gitsin! Doğaya salın, halkın içine salın! “Engelleniyor” görüntüsü vermesin. Dökülecek bir boyası varsa önümüz sonbahar! Sararmış yapraklar gibi dökülür gider; ama siz ona durmadan “yaşam suyu” verir ve onu “haksızken bile” sanki haklı konuma sokarsanız olmaz!
“Babam ve Oğlum” filminde ne diyordu: “Gidecem diyen adamın önünde dağ olsa durmaz”.
Hülasa; toplumlar layık olduğu gibi yönetilir, önemli olan her dönem dik durmaktır.
“S-400’LER SEBEP DEĞİL SONUÇTUR”
Mısır devleti ile beraber hareket edebilseydik Doğu Akdeniz mevzusu tarihe karışırdı. Seçilmiş lider Mursi’nin niçin şehit edildiği şimdi daha iyi anlaşılmalıdır. Mursi’yi uluslararası arenada dile getiren tek ülke Türkiye oldu!
“Kahrolsun” demenin ötesine geçiyoruz; bunun içindir ki S-400’ler sadece bir sonuçtur, sebep değildir!
“YENİ PARTİ”
Ülkemizde yeni partiler 2023’te iktidara gelmek için kurulmuyor, çünkü öyle bir halk tabanı yok! İttifakların kurulduğu ortamda bir yeni parti sizce bu ittifakların dışında mı durur yoksa bu ittifaklardan biriyle hareket etmeyi mi tercih eder?
Yani neyi tartışacağız? Dernek, vakıf, sendika kurulur. Çünkü bunlar amaçlarını “yapabildikleri oranda” yaparlar. Kimse bunlara “niçin üst sıralara çıkamadınız” demez! Ama siyasi parti kuruyorsanız ve amacınız “iktidar” olup ülkeyi idare etmek değilse başka ne olabilir?
“KAYSERİ’DE CUMHUR
İTTİFAKI’NA DARBE”
Kayseri, Türkiye’nin medar-ı iftiharı bir şehir olmasının yanı sıra “istişare kültürünün” üst düzey olduğu iklime sahiptir. Bu sebeple de “Kayseri bağ oturmaları” ünlüdür. Cumhur İttifakı’na Kayseri güzel adapte oldu ve bunu içselleştirdi. Bu vesileyle şehirde 1’i hariç bütün belediyeleri Cumhur İttifakı kazandı!
Ancak son zamanlarda özellikle MHP Kayseri Milletvekili Baki Ersoy bazı söylemleriyle CHP’yi aratmıyor, hatta CHP bile onun “Cumhur İttifakı’na vurduğu kadar” vurmuyor. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç çok tecrübeli bir isim olarak şimdi Kayseri’yi üst sıralara taşıyacak projelere hazırlanırken belli bir odak tarafından küçük hesaplarla yıpratılmaya çalışılıyor. Sanırım Başkan Büyükkılıç; sırf ittifak zarar görmesin diye şimdilik sesini çıkarmıyor ve yoluna bakıyor, halkın içinde duruyor. Hiç kimsenin Kayseri’yi adeta tasarlanmış görüntüsü veren mevzular üzerinden yaralamaya hakkı yok. Kayseri kucaklayıcıdır, sevecendir, yardımseverdir. Şehrin yöneticileri de öyledir.
İttifak ruhu Kayseri’de MHP’li Ersoy’un marifetiyle bitirilirse bu tüm ülkeye yayılır. Devlet Bahçeli’nin binbir meşakkati aşarak bu günlere getirdiği MHP’nin ve Cumhur İttifakı’nın yine MHP’li vekiller tarafından siyasi hesaplarla bitirilmesi sanırım en çok Bahçeli’ye haksızlık olur. Eğer Bahçeli dik durmasaydı şimdi MHP’yi FETÖ’cüler ele geçirmişti bile! Kayseri’de de yapılanlar yenilir yutulur cinsten değil!
“ÜRGÜP’TEYDİK”
Hafta sonu Nevşehir’in Ürgüp ilçesinde “Uyuşturucu ile Mücadelede Medyanın Rolü” konulu panele konuşmacı olarak katıldık. Akşam’dan Emin Pazarcı, Kanal 7’den Mehmet Acet ve internet federasyonundan Dr. Süleyman Basa ile beraber sahneye çıktık. Anadolu Yayıncılar Derneği (AYD) Başkanı Sinan Burhan yine çok sıkı bir organizasyona imza attı. Nevşehir Valisi İlhami Aktaş ve Ürgüp Belediye Başkanı Mehmet Aktürk’e misafirperverlikleri için teşekkür ediyorum.
“Uyuşturucu” temelde ikiye ayrılıyor. Birincisi madde bağımlısı haline getirenler, ikincisi ise ruhu ve aklı ele geçiren ve maddi olmayan faktörler! Şu anda da bizim başımızda “maddi olmayan” ancak “ruhu ele geçirilmiş” bir FETÖ örgütü var. Hatırlarsanız yakın vakitlerde “nizama adanmış ruhlar” diye diziler çekiyorlardı. Adandıkları nizamın “Siyonizme” hizmet ettiği ortadaydı ve biz de bu “uyuşturucu” müptelasından kurtulma yoluna girdik!
Tam olarak kurtulduk mu? Maalesef henüz bitmedi, hatta yeniden ayağa kalkmak için fırsat kolluyorlar. “Uyuşmayalım” ve uyanık kalalım!