MEDENİ “ÖLÜ” LER !
17 Aralık sürecinin ardından kendilerini yazar-çizer, sanatçı, ilim ve film adamıyım diye tanımlayan ne kadar müsvette aktör varsa hepsinin mumdan kaleler gibi eriyerek çöplük sıfatına inişlerine şahit olduk.
Hatta “medeni ölü” tabirine uygun birer zombi olduklarını biliyoruz.
Ne zaman, nerede ve nasıl peydah olacaklarına “ağa babaları” karar veriyor. Havla deyince özgürlük, zırla deyince hukuk senfonilerine eşlik edişleri bedava ve rastlantısal değil bilinmeli.
Bunlara toplumsal sıfatı her ne olursa olsun akademisyeni, siyasetçisi de dahil oldu mu?
Evet oldular!
Bunlardan biri de geçen gün Pavlov’un iti gibi “şartlı reflekse” hemen tepki verdi.
Meğer bu ve bunun gibi itlerin kemiği “darbe” sosluymuş.
17 Aralık’ta “Gülen’den güzel bir aparkat” diyebilen güç ve güce göre mevzi alan bir aktör.
Beyin loblarına kadar “darbe” ve “işgal” işlenen bu zat ‘haydi bakalım göster hünerini’ denildiğinde, “23 Haziran Türkiye’nin işgali” demek diyerek misyonunu tamamladı.
İşgal mantığı ve söylemi asla dil sürçmesi ile izah edilemez, kabul edilemez.
Elbette darbeseverler havlayacak onlar vazifelerini yapıyor.
Sahiplerine sadakatini sunmakla meşguller.
Asıl kaygım, hatta öfkem bütün badireler tek tek atlatılırken kendilerini partili, gönüllü ve Recep Tayyip Erdoğan aşığı olarak tanımlayan, öyle görünen, gösterilen müptezeller sirk maymunlarına taş çıkaracak kadar mahirler.
Nedir bu fütursuzluk!
Nedir bu kuş, böcek ve durum paylaşımları?
Memleketin “beka” sorununu “durum” konumuna dahi alamayan durum fareleri!
Birilerini ziyarete gitmişler!
İyi niyet temennilerini belirtmişler!
Hak ve adalet vurgusunu, Cumhuriyet’e bağlılıklarını bildirmişler, şirin görünmüşler!
Nedir bu soytarılık!
Ne farkınız var memlekette her gün işgal ve darbe çığırtkanlığı yapanlardan, tehdit ve şantaja başvuranlardan?
Pasif katılımcı mısınız?
Biliyorum ki Başkan sırtındaki siz kamburları da atacak.
