Metin Feyzioğlu’nun tabansızlığı, vesayetin çöküşü!

Okuduğunuz Yazı
Metin Feyzioğlu’nun tabansızlığı, vesayetin çöküşü!

İçerik

Bunca çalışmaya, gelişmeye rağmen hâlâ “kendini halkın üstünde gören” vesayet odakları demokrasi kılıfına bürünerek “diktatöryalarını” sürdürüyorlar. Üstelik halkın seçtiklerine diktatör, bir avuç insanın seçtiklerine “çoğunlukçu katılım” diyorlar.

Türk Tabipler Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği gibi kuruluşlar kendilerine verilen “kanuni yetkiyi” tek taraflı kullanarak “anayasaya” ters düştüler ve “karanlık odalar” haline dönüştüler. Gönül isterdi ki bu yetkiyi millet lehine kullansalardı!

“Savaşa Hayır” diye devlete ve Mehmetçik’e sesleniyorlar. Kapımızda bomba patlatanlara karşı bir çift sözleri yok!

Şimdi bu TTB, TBB, TMMOB gibi karanlık odaların boyunun ölçüsünü göreceğiz. Zira “tek yetkili” olma durumları kalkıyor. Dikkat edin, bu odalar ortadan kaldırılmıyor. Tıpkı sendikalarda olduğu gibi farklı birliklerin kurulması sağlanıyor. Partilerin, sendikaların, kasapların, bakkalların bile alternatifi var! Beğenmediğiniz marketin yerine başka markete gidebiliyorsunuz. Ama bu oda ve birlikler alternatifsiz! Bütün doktorlar, avukatlar, mühendisler “çalışma izni” almak için bu odalara mecburlar! Gayr-ı milli oda birlikleri yurtdışına gittiklerinde “Biz tüm doktorları, avukatları, mühendisleri temsil ediyoruz” diyerek devletin verdiği yetkiyle devleti ve milleti karalıyorlardı. Şimdi bu imtiyaz ellerinden gidiyor diye tutuştular, çırpınmalarının tüm sebebi bu!

Karanlık koro hemen “Ülke bölünecek” diye üfürmeye başladı. Aynı koro “Başörtü serbest olursa üniversitelere siyaset girer, ülke bölünür” diyordu. “Bir defolun gidin alçak yalancılar” diyesi geliyor insanın!

Artık kanun daha demokratik hale geliyor. Diyorduk ya “Daha alınacak çok yol var” diye! İşte şimdi o yollardan birine girildi.

Yeni odalar ve birlikler kurulunca Metin Feyzioğlu gibi tiplerin ne kadar “tabansız” olduğu ortaya çıkacak. Zavallı hale bürünecekler. Adeta bir bina yöneticisi, köy derneği başkanı gibi olacaklar. Bina yöneticileri ve köy derneği başkanları onlardan bin kat iyidir, çünkü bu yöneticiler “her katılımcının oyuyla seçilerek” gelirler. Karanlık odaların başkanları seçilerek gelmiyor mu? Şimdi konuyu biraz açalım.

“100 BİN AVUKAT DEĞİL 421 AVUKAT SEÇİYOR”

Türkiye Barolar Birliği’ne 100 bin civarında avukat kayıtlı! TBB Başkanı Metin Feyzioğlu bu 100 bin avukatın oyuyla mı seçiliyor? Yok, kesinlikle hayır! İş siyasete gelince 40-50 milyon insanın oyunu almış Recep Tayyip Erdoğan’a “diktatör” diyeceksin, ama kendin bir avuç azınlık tarafından seçilip demokrasi abidesi kesileceksin! Ne düzüşük bir düzen!

100 bin avukat var, ama Barolar Birliği Başkanı’nı sadece 421 avukat seçiyor! Çünkü sadece 421 delegeye izin verilmiş. Bunların neredeyse yarısı da Ankara ve İstanbul Baroları’ndan geliyor. Metin Bey şayet “demokrasi ve hukuk” diyorsa, meslektaşları olan avukatlara farklı alternatifler sunulmasına destek olmalı değil midir? Amaç Metin Bey’i ve destekçilerini fikri açıdan “ortadan kaldırmak” değil, farklı fikirlere yer vermek değil mi?

“TABİPLER BİRLİĞİ 83 BİN DOKTORU MU TEMSİL EDİYOR?”

Bir yabancı gazeteci, “Ülkenizde 83 bin doktoru temsil eden Türk Tabipler Birliği’ne neden karşı çıkıyorsunuz. ‘Savaşa hayır’ diyen bunca aydını niçin dinlemiyorsunuz?” diye soruyor.

Gazeteci yabancı, o bilmeyebilir, ama bizler ülkenin yerlisiyiz, hemen anlatalım! Tıpkı Barolar gibi Tabipler Birliği de “tek yetkili” ve bu yetkisini “doktorlara çalışma izni” vermek için kullanıyor. Bir doktor özel kuruluşta çalışacaksa ister istemez TTB’ye gidip çatır çatır para ödüyor ve çalışma izni alıyor. TTB’nin yaptığı başka hiçbir şey yok! Bir de teröristleri ortadan kaldırmaya giden Mehmetçiklerimize seslenip, “Savaşa hayır” diyorlar. Psikolojik harp taktiği uygulamaya kalkıyorlar. Şimdi gayr-i milli Tabipler Birliği’nin yerine isteyen Milli Hekimler Birliği’ni kurabilecek ve dileyen doktor istediği yere üye olabilecek. Mecburiyet yok!

Şunu diyebilirsiniz: “15 yıllık Ak Parti iktidarına rağmen bu odalar neden hâlâ vesayetini sürdürebiliyor.”

İyi de mesele Ak Parti’nin meselesi mi? Biz milletçe tek yürek olup bu karanlık odalara karşı harekete geçebildik mi? Talepte bulunduk mu? Sivil Toplum Kuruluşları olarak çıkıp açıklamalar yaptık mı? Bunlar bize ders olmalı! Gördüğümüz yanlışı dile getireceğiz. Her il ve ilçemizde birçok derneğimiz, vakfımız, sivil toplum kuruluşlarımız var. Boş durmayalım, talep edelim; hükümet gereğini yapacaktır.

Bir “korku imparatorluğu” daha yıkılıyor ve milletin iradesine uygun olarak gidilecek daha çok yol var.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hacı YAKIŞIKLI