Millet iradesine kumpas mı?
CHP’li ve HDP’li üç ismin milletvekilliğinin düşürülmesine muhalefetten “milli iradeye kumpas” eleştirisi geldi. Yargı kararının uygulanmasından ibaret olan bu duruma Meclis’te abartılı tepkiler verildi.
Oysa milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması, yargılanması ve ceza alması durumunda vekilliklerinin düşürülmesi kararı bizzat HDP eski eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın çağrısı üzerine gündeme gelmiş, CHP’li 17 milletvekilinin de desteğiyle mümkün olmuştu.
TBMM Başkanlığı’nın yaptığı iş aslında Yargı kararını Meclis’te okutmaktan ibaret.
Ayrıca adı geçen vekillerin millet iradesini temsil ettiği de son derece şüpheli; nitekim millet iradesine karşı ağır suçlardan mahkum oldular.
CHP’li Enis Berberoğlu’nu mahkumiyete götüren süreç Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ’nün Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve dönemin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar arasındaki birtakım gizli trafik sonucunda gelişti. Can Dündar, MİT TIR’ları görüntülerini servis edenin Berberoğlu olduğunu ifşa edince bugünkü tablo oluştu.
Vekillikleri düşürülen iki HDP’li ismin durumu ise daha vahim. Şehit Eren Bülbül’ün katillerinin cenazesini omuzlayıp terör örgütüne katılma çağrısı yaptılar!
Burada hangi millet iradesine kumpastan bahsediliyor? Sakın o “Kandil iradesi” iradesi olmasın? Ya da FETÖ iradesi?
Peki bu kadar vahim bir tabloya rağmen CHP ve HDP’nin çıkardığı gürültü patırtının sebebi ne?
Evet, CHP ve HDP uzun süredir bazen gizli bazen de açık şekilde yaşadıkları ortaklığı mağduru oynayarak daha ileri taşımaya ve pekiştirmeye çalışıyorlar. Bu vesileyle de gizli gizli yaşadıkları aşkı kamuya ilan etmek istiyorlar.
Bunda elbette bir mahsur yok, yeter ki “milli iradeyi” bu işe karıştırmasınlar. Zira ortada FETÖ ve Kandil iradesinden başka bir şey görünmüyor.
