Milli Görüş’ün mirasyedileri
Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi ve Fazilet Partisi…
Milli Görüş geleneğindeki partilere baktığımızda dünden bu güne tepe yönetimde sabit kalan birkaç isim dikkatimizi çekiyor.
İlk defa bir Milli Görüş partisi bölündü. Fazilet Partisi’nin içinden AK Parti çıktı fakat Fazilet’in tepesindeki bu isimler yerlerini korudu.
Sonra Saadet Partisi kuruldu, bu isimler yine tepe yönetimde.
Adeta partiyi tekellerine almış bu kişiler önce Numan Kurtulmuş’u ardından Fatih Erbakan’ı saf dışı etmeyi başardılar. Böylelikle bir dizi operasyon sonrası saltanatlarını garanti altına almış oldular. Son milletvekili listesine bakıldığında da bu birkaç ismin ikinci nesil temsilcilerinin listelerde üst sıralarda yer aldığını görmekteyiz.
Buradan çıkacak soru şu; partiyi sultası altına alarak, Milli Görüş anlayışının sahibi gibi kendini gören bu mirasyedileri, kim on yıllardır bu partinin tepesinde tutuyor ve partiyi önce küçülttükçe küçülten ardından da son politikalarla özünden uzaklaştıran bu anlayışa kim fırsat tanıyor?
**
Saadet Partisi, içindeki bu yapı dışında başka sorulara da muhatap oluyor. CHP ile yaptığı ittifak nedeniyle eleştiriliyor.
Bu kapsamda karşı soruları duyar gibiyim. İttifak adı altında CHP ile yakınlaşmak Saadet’i özünden uzaklaştırır mı? Erbakan da ‘sol’ ile koalisyon kurmamış mıydı?
Eski sistemin bir geleneği olarak iktidarda olmak adına koalisyonların yapılması sistemin gereğiydi. Nitekim Erbakan da Ecevit ile koalisyon yapmak durumunda kalmıştı fakat şu ince ayrıntıyı atlamamak gereklidir.
Koalisyon yapmak başka ittifak başlığı altında en temel ilkelerinden taviz vermek başkadır. Saadet Partisi 28 Şubat’ın medya ayağına ödül vererek ilkesiz davranmış, büyük bir hata yapmıştır.
Erbakan Hoca siyaset tarzında iktidarda olmayı istedi, önemsedi, çabaladı ve daha fazla insana davasını ulaştırmak için son nefesine kadar çalıştı ama makam için asla ilkelerinden taviz vermedi. Necmettin Erbakan’ın duruşu netti ve onu her zaman muhafaza etti. Erbakan’ı değerli kılan da buydu. Bugün Saadet Partisi ne yazık ki Erdoğan karşıtlığı üzerinden hırsına yenik düştü ve ilkelerini alt-üst ederek Milli Görüş geleneğine aykırı davrandı.
Saadet Partisindeki operasyonlara baktığımızda özetle; önce Numan Kurtulmuş’un sonra Fatih Erbakan’ın gönderilmesi ve son olarak da CHP ile yapılan ittifak. Verilen sözler, şaibeli durumlar, yanlış strateji ve politikalar…
Bu aşamada yeni bir soru soracağım.
Kimdir Milli Görüşçü?
50 senelik bu gelenek bir partinin başlığı altına sığmayacak kadar çeşitlendi ve katmanlandı.
İlla da bir tabela aranıyorsa; Saadet mi? Erbakan Vakfı mı?
Bu sorunun cevabı sizde olsun.
Milli Görüş bir siyasi anlayış olarak bu topraklara adeta mühürlendi.
Tabelalar altına sığmayacak kadar büyüdü. Milli Görüş bir anlayış ve yaşam tarzı olarak hiçbir tabelanın mal edinemeyeceği bir büyük dava ve şuurdur.
Milli Görüş 1970’den bu yana sahada faaliyet gösteren bir anlayış olarak belki hiçbir zaman tek başına iktidar olamadı ama içinden çıkardığı şahsiyetler ve projelerle başarıya ulaşmış, Türkiye’yi dönüştürmüştür.
Bugün yerli savunma sanayi fikrinden yerli ekonomiye, İslami anlayışı dışlamayan bir eğitim sisteminden halkına hizmetçi sağlık sektörüne, gönül coğrafyamızı temel alan dış politika, öz değerlere bağlılık ve halka hizmeti Hakka hizmet sayan siyasi ruh toplumu, devleti kuşatmıştır. Gelinen aşamada Necmettin Erbakan Hocamıza ve ondan ilham alarak davaya hizmetçi siyaset adamlarına çok şey borçluyuz.
Milli Görüş’ü tabelalar altına hapsetmeye çalışan zihniyet ise kişisel hırslar ve ikbal hesaplarıyla koltuk hesaplarını yapmaya devam edebilirler.
Bu dava çok büyüktür, nihai hedefine ulaşacağından hiç şüphemiz yoktur.
Ne mutlu bu davaya gönül verenlere, bu davaya nefer olabilenlere!