Müftü’nün Kıyacağı Nikah, Laikliği Bozar mı?
TBMM tarafından kabul edilen ilk anayasa 20 Ocak 1921’de yürürlüğe girdi.
1921 Anayasası, değişen ve gelişen ihtiyaçları karşılamaya yetmeyince,
Ve İslam rahatsızlığı had safhaya ulaşınca,
Anayasanın esas prensiplerine sadık kalmak şartıyla,
20 Nisan 1924 tarihinde, 491 sayılı kanunla ikinci bir anayasa kabul edildi.
Bu anayasada “Devletin dini, İslam dinidir” maddesi 10 Nisan 1928’deki değişiklikle kaldırıldı ve laiklik ilkesi 1937’de anayasaya girdi.
Bugüne kadar Müslümanların din ve inanç hürriyetini kolaylaştıracak olan tüm iyileştirmeler,
Kanun ve kanun hükmündeki kararnameler,
“Laikliğe aykırıdır”, “laiklik zarar görüyor”, “laiklik elden gidiyor” iddialarıyla önleri kesilmiş,
Müslüman halk mağdur edilmiştir.
Anayasa’da “Türkiye Cumhuriyeti Devleti Laik Bir Devlettir” hükmü bulunmasına rağmen,
Türkiye Laik bir devlet midir,
Günümüzde laiklikten eser kalmış mıdır
Bu tartışmalıdır,
Tartışılmalıdır…
Son günlerde “Nikah kıyma yetkisinin müftülere de verilmesi hazırlıklarının ardından,
Yükselen “Laiklik elden gidiyor” çığırtkanlığının sebebi,
Laikliğin gittiği kimsenin umurunda olmadığı,
Bu haykırışların altında “İslam düşmanlığı”
Hatta “İslamofobia”nın halkı Müslüman olan Türkiye’de ayyuka çıkmasıdır..
İcraatların, İyileştirilmelerin her safhasında “gitti- gidiyor” denilen laiklik,
Hiçbir yere gitmemiştir..
Başörtü, Kamusal Alan’a, Üniversiteye girerse gitmesi gereken laiklik Maşallah dimdik ayakta..
Cumhurbaşkanlığı Makamında Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatıyla cemaatle namaz kıldırıyor,
Sabah ezanını okuyor,
Sela okuyor,
Kur’an okuyor
Kur’an yarışmaları düzenleniyor ve bu yarışma Laik Devletin Televizyonu TRT1’den naklen bütün dünyaya izlettiriliyor..
Ama laiklik hala orada taş gibi duruyor
İmam Hatipliler bugün Askeri okullar dahil tüm Üniversitelere girip,
Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık dahil devletin her kademesinde görev alıyor
Laikliğin çoktan gitmesi bitmesi erimesi gerekmiyor muydu?
Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları Cemaatle namaz kılıyor,
Hatta mimbere çıkıp hutbe okuyor..
Başörtülüler Askeri bölgelere “laiklik elden gider” masalıyla alınamazken,
Bugün Başörtülüler orada başhekimlik yapıyor, kaymakamlık yapıyor..
Gitti mi laiklik?
Bitti mi?
Laiklik, Türkiye Anayasasına Batı Medeniyeti baz alınarak girmiş olup,
Medeni (!) olan batı aleminde nikah papazlardan tarafından kiliselerde kılınmaktadır.
İlginç olanı batıdaki bu uygulama laikliğin gereği hükmünde yapılmaktadır…
Bugün Belediyelerin nikah salonlarında, Başkanların ona buna verdiği yetkiyle kıyılan nikahlardan sonra vatandaş ‘dini nikah” için imam arayışına çıkmakta
Hatta bazen de na ehil insanların ağına düşmektedir…
Doğduğunda kulağına ezan okuyan,
Öldüğünde tamuğu tıkayıp kefenleyen, cenaze namazını kıldıran hoca laikliği tehdit etmiyor da,
Nikahını kıydığında mı Laiklik elden gitmiş oluyor?
İslam dini insanoğlunun beşeri münasebetlerinin tümünü kontrol ve garanti altına aldığı gibi,
Nikah akdine de önem verir,
Tarafların haklarını korur gözetler ve bunu bir akitle garantiler…
Belediyelerde kıyılan nikah:
İki şahit ve rüştünü ispatlamış çiftlere “evlenmeyi kabul ediyor musunuz?” sorusuyla tamamlanıp, boşanma halinde kadın burada ciddi mağdur olmaktadır.
Oysa Müftü Kadının hayatını garanti altına alacak MIHR, MEHİR hakkını da alıp nikahı kıyar,
Belediye Nikahı ayrı, Dini nikah ayrı müşkülünden da kurtarıp aynı anda kılar..
Kaldı ki,
Müftü üzerinden İslam’a kin ve adavet içinde olanlar,
Nikah için Müftüye değil, papaza, keşişe, hahama gitmelidirler!
Çünkü Müftü’nün kıyacağı nikâh onun Laikliğini bozar!
Vesselam..