MUHALEFETİN MUTABAKAT METNİ VE MAYINLI ALANLAR -2-

Okuduğunuz Yazı
MUHALEFETİN MUTABAKAT METNİ VE MAYINLI ALANLAR -2-

İçerik

Muhalefetin mutabakat metninde tespit ettiğimiz 50 mayınlı maddenin ikinci bölümü ile yazı dizimize devam ediyoruz.

11.) Merkez Bankası’na fiyat ve finansal istikrarı saĝlama dışında sorumluluk yüklemeyeceĝiz.İthalatçıların döviz gelirlerinin % 40’ını MB’na satma zorunluluğunu kaldıracağız.

Bu madde ile Merkez Bankası üzerinden Türkiye’nin ekonomik programlarının işlevsel halinin ortadan kaldırılıp,bu manada Devletin izlemiş olduğu yol haritasını engelleme niyetleri ortaya çıkıyor.Küresel krizlerin olduğu ve ülkemizede bu bağlamda yapılan ekonomik saldırılarda Merkez Bankası üzerinden alınan önlemleri ortadan kaldırmak için çaba harcayan bir ittifak var karşımızda.

İthalatçı şirketlerin gelirlerinin %40’ını Merkez Bankası’na satma zorunluluğu iç piyasada Dolar-TL dengesinin oluşması ve döviz kurunun suni manada sürekli yükselmesinin engellenmesi adına alınmış bir karar olmakla beraber,Sanayicilerin bankalardan aldıkları TL krediler ile işlevlerini sürdürüp,elde ettikleri karları döviz mevduatlarında tutmasını engelleme adına,Devletimizin faydasına olan bu durumdan neden rahatsız oluyorlar acaba?

12.) Merkez Bankası bağımsızlığına müdaheleye ve yetki-sorumluluk çatışmasına yol açan,hiçbir işlevselliği bulunmayan fiyat istikrarı komitesini kaldıracağız.

Tüm Dünya’da Merkez Bankaları’nın bağımsız hareket etmeleri zaman zaman Devletlerin izledikleri iç-dış politikalar sebebiyle ekonomide uyumsuzluklara ve bu manada sıkıntılara sebebiyet verdiğine sıkça şahid oluyoruz.Bu durum sadece ülkemiz için geçerli değil.Bu yüzden Devletlerin idaresindeki iktidarlar Merkez Bankası üzerinden bazı uygulamalar geliştirip ekonomi programlarının sekteye uğramasına engel olmaya çalışırlar.

Ülkemizde de bu manada Merkez Bankası’nın iktidar ile uyumlu çalışabilmesi adına çeşitli programlar yapılmaktadır.Fiyat istikrarı komiteside,fiyat istikrarının kalıcı olarak tesis edilmesi ve sürdürülebilmesini sağlamak amacıyla Merkez Bankası başkanınında bulunduğu 7 Bakanlığın dahil olmasıyla kurulmuş bir komitedir.Böyle fayda sağlayacak bir komitenin neden kaldırılacağı izaha muhtaç bir durumdur.

13.) Merkez Bankası’nın merkezi başkent Ankara’dadır.Bankanın Istanbul’da ki birimlerinin Ankara’ya taşınma sürecini mümkün olan en kısa sürede sağlayacaĝız.

Bu gün Devletimiz İstanbul’un bir finans merkezi haline gelmesi adına çalışmalar gerçekleştirmekde ve bu manada Dünya’da finans merkezi haline gelmiş şehirlerle rekabet edebilmesini sağlayacak uygulamaları ortaya koymaktadır.Bu uygulamalar pek çok değişik mevzularda gerçekleştirilmekde ve bir finans merkezi haline gelecek olan Istanbul’un ülkemize birçok konuda maddi-manevi kazanımlar katacağı da bir gerçektir.

Merkez Bankası’nın, Istanbul’da bulunan yerleşkeleride,Istanbul’un bir finans merkezi olması sürecinde ciddi manada katkı sağlayacaktır.Bunun gerçekleşmemesi adına Merkez Bankası yerleşkelerinin Ankara’ya taşınmasını istemek tam manasıyla vizyonsuz bir bakış açısı,İstanbul’un finans merkezi haline gelip bir çok şehir ile rekabet içinde olmasının engellenmesi anlamına gelir.

Bu ittifakın Istanbul üzerinden bu mutabakat metninde farklı konularda da mayınlı alan içeren maddeleride olduğunu düşünürsek, nasıl bir ihanetin içinde olduklarınıda anlamış oluruz.

14.) Savunma sanayinde özel sektörün önünü açacak ve sektörde adil rekabeti sağlayacağız.

Savunma Sanayinde özel sektör vurgusunun ne manada kullanıldığını iyi etüt etmek gerekiyor.İttifak ortağı Ali Babacan’ın Baykar’a dokunuruz açıklaması,özel sektörün Savunma Sanayi içinde ne maksatla yer alacağının bir göstergesi değil midir?Her önüne gelen özel sektör firmalarının Savunma Sanayinde yer alabilmesi güvenlik sebebiyle mümkün değildir.Kaldı ki halihazırda Savunma Sanayi’ne çalışan 3000’den fazla özel sektör firmasının olması rekabet manasında tatminkar bir rakam değil midir?

15.) Büyük tedarik projelerini kuvvet yapısı ve kuvvet planlamasını bozmayacak şekilde somut güvenlik ortamı ve ihtiyacına uygun olarak,ülkenin dış politikası ile çelişmeyen bir biçimde yöneteceğiz.

Bu madde de kuvvet yapısı ve kuvvet planlamasının ne manada kullanıldığını algılamak lazım.Acaba büyük tedarik projelerinde Müttefik Devletler ile dengelerin bozulmaması manasında emredilenleri yerine getirmek manası mı taşıyor?Yani bugün Dünya’da silah üretip ihraç eden ülkeler arasında 12. sıraya yükselen Türkiye’nin, özellikle büyük projelerde kendi özgür iradesini kullanmasını engelleme amacı mı güdülüyor?

Ayrıca bugün Savunma Sanayi üretimimiz,dış siyasi politikalarımız ile zaten doğru orantılı olarak devam etmektedir.Bu madde de Savunma Sanayi üretimimiz,eğer iktidara gelirlerse izleyecekleri bağımlılık esasına dayanan dış politika yol haritasına göre sınırlandırmalara mı uğrayacak?

16.) Sakarya Tank Palet fabrikasının tahsis işlemlerini hukuki mevzuat çerçevesinde iptal edeceğiz.

Sakarya Tank Palet fabrikası hakkında ürettikleri yalan algı üzerinden kin ve nefret duygularını mutabakat metninede yansıtmışlar.Fabrika’nın Katar’a satıldığı yalanını ortaya atarak yaptıkları provokasyonun gerçek olmadığı,yetkili kurumlar tarafından defalarca anlatılmış olmasına rağmen, hala bu yalan üzerinden vatandaşı kandırmaya çalışmaları ve bu  yalan beyana dayanarak Savunma Sanayine üst seviyede katkı sağlayan bu fabrikayı kapatacak olmaları nangi akla hizmet etmektedir acaba?

17.) F35 projesine dönmek için girişimlerde bulunacağız.

F35 projesinden neden çıkarıldığımızın sebeplerini bilmek lazım.Amerika ülkemizin S-400 hava savunma sistemini alması sebebiyle bizi ortağı olduğumuz bu projeden çıkarttı.Petroit hava savunma sistemlerini müttefik olmamıza rağmen vermedi.Bu sebeple ülkemizin güvenliği için S-400 sistemini almak zorunda kalmamız kirli ittifakı da rahatsız etmiş olmalı ki Amerika’nın isteklerini yerine getirerek F-35 projesine dönebilmeyi düşünüyorlar.

Gerçek olan ülkemizin artık bu projeye ihtiyacı olmamasıdır.Bugün savunma sanayimiz Akıncı,Kızılelma,Milli Muharip uçak,İnsansız Savaş Uçağı üretiminde son derece ciddi adımlar atmış olup,bu projeleri hayata geçirmeye başlamışken,hava savunma sistemleri ile alakalı da,yerli ve milli Hisar Korkut,Atılgan,Siper gibi projeleri de aktifleştirerek hem F-35 hem de S-400’lere olan ihtiyacı ortadan kaldırmıştır.

Ancak bu kirli ittifak yerli ve milli projeleri görmezden gelip,Amerika’nın istekleri doğrultusunda F35 projesine geri döneceklerini vaat ediyor.Bu manada kim yerli ve milli,kim değil vatandaşımızın takdirine bırakıyorum.

18.) Savunma sanayinde yetki ve sorumlulukları Savunma Sanayi Başkanlıgında toplayacak şeffaf,hesap sorulabilir ve siyasi etkilerden arındırılmış bir yapı oluşturacağız.

Savunma sanayi üretimlerinin şeffaf ve hesap sorulabilir hale getirilmek istenmesi nasıl bir zekanın ürünüdür?Anlaşılır gibi değil.Yetki ve sorumluluk siyasi iradenin kontrolünde olmadığı takdirde, siyasi iradenin desteği sağlanmadığı takdirde, nasıl gizlilik politikası sürdürülebilir? Savunma Sanayi serbest piyasa şartlarına uygun bir ticari modele tabi olamaz.Normal bir ticari alana sokulmak istenen Savunma Sanayi üretiminin,bu sayede ulaşılabilir,sır kavramının ortadan kalktığı,özel projelerin sızdırılıp başarısız olması gibi, pek çok olumsuzluğa sebep olacağını hesap edemeyen bu kirli ittifak,Türk Savunma Sanayini kimlere teslim etmek istediklerini de belirtselerdi bizde rahatlasaydık.

19.) Özel sektörün savunma sanayi ihalelerine hükümete yakın/uzak şeklinde sınıflandırılmadan kayırmacılıkdan uzak,şeffaf ve sadeleştirilmiş bürokratik süreçlerle katılımını sağlayacak denetimlerde de,aynı ilkelerin uygulanmasını temin edeceğiz.

Savunma sanayinde özel sektörün yer alması doğal olmakla beraber,bu manada sisteme dahil edilecek firmaların güvenlik soruşturmaları,gizlilik esasına uygunluğu, projelerdeki mamüllerin yerlilik esasına göre üretilmesi,teknoloji hırsızlığının önüne geçilmesi,sektörde önemsenen ve üst seviyede dikkat edilmesi gereken bir husus olduğu gerçeğini görmezden gelerek; kayırmacılık,şeffaflık bürokratik süreçleri öne sürerek bazı yaptırımlar üzerinde durmak,sektöre darbe vurmak,işleyişi engellemek ve bu manada üretimi olumsuz etkilemek anlamına gelmektedir.Bu Savunma Sanayi üretimimizde kabul edilemez bir durumdur.

20.) Savunma sanayinde faaliyet gösteren vakıf şirketlerinin denetlenebilir,ölçülebilir, performans verimlilik değerlendirmesine açık, liyakat esaslı steatejik ve profosyonel yönetime uygun ilkeler çerçevesinde çalışmasını sağlayacagız.

Vakıf kelimesine o kadar uzaklar ve bu meseleyi öyle bir algı olarak kullanıyorlar ki, yapılan hizmetleri görmezden gelip,faydaları anlamakta zorlanıyorlar.Bugün Savunma Sanayinde ,Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı ortaklarından,Aselsan Tusaş,Roketsan,Havelsan,İşbir ve Aspilsan Türkiye’de ve Dünya’da savunma alanında yaptıkları çalışmalarla adlarından sıkça söz ettiriyorlar.Dünya’nın ilk 100 Savunma Sanayi firmaları arasında yer bulan Aselsan,Tusaş ve Roketsan’ın bir vakıf şirketi olduklarını,bu manada çalışmalarında ne kadar başarılı işler yaptıklarını gören ve bu başarıları engellemek için bu madde de belirtilen uygulamaları gündeme getirmek,nasıl bir acizliktir.Kirli ittifakın Savunma Sanayinde getirmek istediği düzen,yerli ve millilik düzeyinin yerine dışa bağımlılığa devam edilmesi anlamını net bir şekilde bizlere göstermektedir.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Sinan ÖZTEKİN