Muhalefetin Orta Çağ karanlığı
Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorunları ile Orta Çağ Hristiyan toplumlarının sorunlarının benzer olduğunu düşünüyorum. Başta CHP olmak üzere muhalefet partilerinin sorunlarının bugünden yarına bitme ihtimali gözükmüyor. Uzun zamandır hiçbir muhalefet partisinin siyaset üretememesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşıtlığının gölgesine sığınıp ağustos böceği gibi çalışmayıp günlerini gün etmesi, bugün bir Çin Seddi gibi muhalefetin karşısına dikilmiştir.
İlk bakışta siyasi iktidarın politikalarına alternatif olacak somut ve ciddi politikalar üretemeyen muhalefet partilerinin parti içi tartışmalar nedeniyle siyasi vizyon açısından fakirleştiği görülebilir. Bugün CHP iç muhalefetinin içler acısı durumuna bakınca bunu ortaya çıkaran sebepleri iyi okumak gerektiğini düşünüyorum.
CHP’nin siyaset biçimi, siyasi tutum ve ahlak bağlamında Millet İttifakı’nın diğer partilerini de kendisine benzetmiştir. Siyaset üretememe sorunu tek başına CHP’nin bir sorunu iken artık tüm muhalefet blokunun sorunu hâline gelmiştir.
AK Parti hükümetine karşı siyasi bir söylem oluştururken Türkiye Cumhuriyeti devletine “ucube rejim” ve “anti-demokratik ülke”, Türkiye ekonomisine “rezil ekonomi”, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “diktatör” şeklindeki yakıştırmalar, sadece CHP’liler için değil İYİ Parti başta olmak üzere diğer tüm muhalefet partileri için iştah kabartan siyasi söylemler hâline gelmiştir. Diğer bir ifadeyle CHP’nin ezbere dayalı, şabloncu, içeriksiz siyaset yap(ma)ma tarzı bütün muhalif partilerin üslub-u siyasetine dönüştü.
Peki son yerel seçimler bittikten sonra elde ettikleri başarının genel seçimleri kazanmak için kâfi geldiğine inanan muhalefet partileri bu süreçte hangi konularda zaaf gösterdi?
İlk olarak muhalefet liderleri, uluslararası politikada gerçekleşen paradigma değişimini okuyamadılar. Sömürgecilik çağı ile bunun arkasından gelen Soğuk Savaş döneminin tamamlanmasından sonra başta ABD olmak üzere Batılı devletler yeni dönemin uluslararası ilişkilerinde eskiden sahip oldukları kadar güçlü olmadıklarını anladılar. Bu sırada Türkiye gibi bölgesel güçler de artık eskisi kadar zayıf değildi.
İşte Batı’ya bakarken Güneş’e bakar gibi gözleri kamaşan muhalefet liderleri, Türkiye’de siyasi iktidarı Batılı devletlerin başkentlerinde ve büyükelçi masalarında kazanacakları hülyasına kapıldı. Türkiye’nin son yirmi yıllık gelişimini, hükümetin sahip olduğu kapasiteyi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rasyonel siyasi vizyonunu doğru okumayı başaramadılar.
CHP seçkinleri, çalışmak yerine siyasi şov yapmakta, medyaya dönük kavgacı bir siyasi dil kullanmakta mahir olduklarını kanıtladılar. Kullandıkları bu içeriksiz dil, kendi mahalle sakinlerini tatmin etse de Türk halkını muhalefetin siyasi söylemlerini benimsemeye ikna edemedi.
İYİ Parti’nin son genel kongresinde Genel Başkan’ın yaptığı konuşmada siyasi anlamda tek bir somut cümle yoktu. Zira siyasi deneyim sahibi bazı aktörlerin partiden tasfiye edilmesi İYİ Parti’yi zaten siyasetsizleştirmişti. İYİ Parti açısından Meral Akşener’in altılı masadan kalkıp masaya tekrar oturmasının kolay atlatılacak bir travma olmadığı anlaşılıyor.
CHP içerisindeki iktidar kavgasının siyasi müktesebat yerine parti içi kulisler üzerinden yürütülmesi muhalefetin siyaset üretimindeki açmazı tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun takımı ortaya somut bir siyasi vizyon koyamadığı gibi ona muhalefet eden Ekrem İmamoğlu’nun dile getirdiği somut hiçbir siyasi söylem yoktur. Belki de akademisyenlerin CHP’deki iktidar savaşını bir vaka analizi olarak ele alıp incelemesi, ana muhalefet partisinde tam olarak ne olduğunu anlamak için tek çıkar yol olabilir.
Yine de böyle bir inceleme olmaksızın CHP’nin içinde boğuştuğu sorunlar yumağı ortaya koyulabilir:
* CHP adına akademide bilgi üretenler partiye ilham veremiyor;
* İstanbul sermayesi ve zenginler kulübü partiye ilham veremiyor;
* Medyada kraldan çok kralcı gazeteciler CHP’li siyasetçilerinden bile daha ufuksuz durumda;
* Muhalefetin sosyal medya trolleri muhalefet partileri için birer baş belasına dönüşmüş durumda;
* Bu sırada muhalif sanatçı taifesi zaman zaman halkı tehdit ederek CHP ile halk arasındaki uçurumu daha da derinleştiriyor;
* Muhalefet yanlısı tek seçimlik araştırma firmaları siyasi ortamı zehirliyor;
* Ciddi bir hizmet sunmadığı hâlde kazanmaya devam eden belediyeler ile rasyonellikten kopmuş bir seçmen kitlesi muhalefetin Orta Çağ karanlığını arttırıyor;
* CHP’nin toplumla, dinle ve tarihle ilgili yanlış ezberleri partinin siyaset fukaralığını derinleştiriyor;
* CHP’nin peşinden giden diğer muhalefet partileri de ele alındığında geçmişin tek parti zihniyetinin bir bütün olarak muhalefet blokunun zihniyeti hâline geldiği görülüyor.
Tüm bu sebeplerden dolayı CHP’nin bugünkü sorunları Orta Çağ Hristiyan toplumlarının sorunlarını andırıyor. Partiye bir Martin Luther lazım ama bunun İmamoğlu olmayacağı aşikâr.