Münbiç’in marka sorunu
Bayrama Münbiç ve Tel Rıfat’tan Türkiye’ye yönelik taciz haberleriyle girdik. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberindeki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ve Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Küçükakyüz ile sınır hattına koşarak, Irak ve Suriye sınır hattının yanı sıra sınır ötesinde görevli birliklerin komutanlarıyla video konferans toplantısı düzenledi.
Bakan Akar, “Özellikle Münbiç ve Tel Rıfat’tan bazı tacizler başladı. Bunlara karşı terörist hedeflere tereddütsüz olarak her türlü müdahaleyi yaptık, yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Türkiye 2018’den beri ABD’ye Münbiç’teki askeri üslerini boşaltması çağrısında bulunuyor. Çünkü bu üsler, bölgeyi terör örgütünün elinde tutmasına imkân sağlıyor. Nitekim, ABD Senatosu’nun iki üyesi Lindsey Graham ve Jeanne Shaheen, geçen hafta Münbiç’e giderek, bölgeyi elinde tutan Suriye Demokratik Güçleri (SDF) askeri konseyi ile görüştü. Böyle bir görüşme, kimilerinin iddia ettiği gibi Münbiç’in bir an önce boşaltılması talebini iletmek için bile olsa, SDF denen PKK uzantısına meşruluk kazandırmaya yarar. Nitekim, sözde Kürt haber organları, ABD Senatosu Askeri Hizmetler Komisyonu üyesi iki senatörün konsey üyeleriyle el sıkışırken boy boy fotoğraflarını yayınladı. Konsey Sözcüsü Şirvan Derviş, “Münbiç kenti olarak değerli konuklarımızı ağırladık” açıklamaları yaptı.
Güya Münbiç, ABD kuvvetleri ile TSK’nın sınır hattında ortak devriyelerine ev sahipliği yapacaktı. ABD, bu bölgeyi DAEŞ’e karşı uluslararası koalisyonun merkezi sayıyor. Uluslararası koalisyon denildiğinde bundan sadece ABD askerlerini anlamak gerekir, çünkü diğer bütün ülkeler 60-70 askerle katıldıkları bu koalisyondan sessizce çekildi. Şu anda koalisyon denen yapı sadece Suudi Arabistan’ın verdiği 500 milyon dolardan ibaret.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın resmi internet sitesindeki bilgilere bakarsanız, Münbiç Askeri Konseyi Arap, Kürt, Çerkez, Türkmen ve Çerkez birliklerinden oluşuyor. Ancak bunun kocaman bir yalan olduğu, Askeri Konsey’in Amerikan Özel Harekât Birliği ile YPG ve YPJ’den ibaret bulunduğu tarafsız bütün kaynaklarca doğrulanıyor. SDF denen grubun ise gerçekte ABD Kara Kuvvetleri Özel Harekât Komutanı Orgeneral Raymond Thomas tarafından yeniden isimlendirilmiş YPG olduğu biliniyor. Emekli Orgeneral, Reuters Haber Ajansı’na, SDF’nin kuruluş öyküsünü “YPG’yi karşıma çektim; ‘Sizin bir marka sorununuz var. Böyle Kürtçe isimle müttefikimiz olamazsınız. Size yeni bir isim gerekiyor’ dedim…” diye anlatmıştı. Org. Thomas, “Suriye Demokratik Güçleri” ismini de kendisinin bulduğunu söylemiş, “Demokratik kelimesini buluşumla iftihar ediyorum; nazik bir dokunuş olmuştu!” diye anlatmıştı.
Gerçekte, SDF’nin, Münbiç’in ve Amerika’nın markadan daha büyük sorunları var.