Münih Konferansı ve Avrupa’nın yeni yol arayışı…
Münih Konferansı’ndan çıkan mesajlar, bugüne kadar takip ettiğim ve kanaat getirdiğim konulara âdeta ışık tuttu.
Tahminlerim şöyleydi:
“İngiltere ile ABD arasındaki ayrışma dönemini yakından takip edeceğiz!”
Münih Konferansı’nda konuşan ABD Başkan Yardımcısı JD Vance acil mesajlar verdi. Avrupa, bu kadar sert bir uyarıyı beklemiyordu.
ABD Başkan Yardımcısı Vance konuşmasında şöyle diyor:
“Ukrayna krizinin çözümünde AB masada olmayacak. Şu ana kadar çok sayıda devletin bu sürece müdahil olması, süreci çıkmaza soktu.”
Türkiye, bu tespiti ilk günden dillendirdi. O gün Başkan Erdoğan’ın teklifine kulak verilseydi, başta Avrupa olmak üzere durum çok farklı olabilirdi.
Şimdi “Büyük Patron ABD” yeni durum güncellemesini beyan etti.
Avrupa, ABD’nin sunduğu formatı kabul etmeyecek, buna direnecek.
Beyanlardan anlıyoruz ki “Büyük Ağabey İngiltere” duruma el koymayı hedeflemiş.
Fransa ve İngiltere arasında yeni bir savunma ittifakı üzerine yapılan analizlere bakılırsa, devre dışı bırakılmak istenen bir Almanya var. Daha somut ifadeyle, Almanya yine savunma sanayi alanında fabrika rolüne layık bir yerde konumlanacak gibi duruyor.
Bu durumda Avrupa içindeki güçler arasında geleneksel rekabet devreye girecek.
İngiltere, Rusya ile ABD arasındaki ittifaka baştan karşı.
Tüm siyasi ve stratejik yatırımını Rusya karşıtı düşmanlık üzerine inşa eden İngiltere için yeni arayış kaçınılmaz.
“NATO içinden yeni bir NATO çıkabilir” yönündeki kanaatler de boş değil.
İngiltere, Fransa ile yeni bir ittifak kurabilir.
Bu şaşırtıcı değil.
Putin’in tüm söylemleri artık ABD’nin yeni yönetiminin retoriğine dönüşmüş durumda.
Trump’ın Ukrayna’nın zengin madenleri üzerine yaptığı beyanlar sonrası Avrupa’daki siyasi söylemler değişmeye başladı.
Sanki esas plan açığa çıktı!
Avrupalılar, şimdi Rusya’nın savaş gerekçesinin bu zengin topraklar olduğunu gündeme taşıyor.
Oysa Trump’ın Ukrayna üzerine yaptığı yeni siyasi hamleler öncesi Avrupalı siyasilerin Rusya’ya yönelik ithamları farklıydı.
Londra, Paris, Berlin, Brüksel, Stockholm ve Varşova hâlâ Rusya’nın cephede kaybedeceğine inanıyor.
ABD Başkanı Trump’ın ezber bozan hareketlerini Putin uzun zamandır bekliyordu.
Şimdi asıl soru şu: ABD, bu “siyasi değişim operasyonu” karşılığında Putin’den ne isteyecek?
Hiç kuşkusuz, Rusya’nın Çin ve İran ile ilişkileri en önemli konu olacak.
Muhtemelen ABD, yeni savaş merkezleri oluşmadan Rusya’dan tarafını belirlemesini isteyecek.
Evet, şimdi taşlar daha net görülüyor!
İngiltere ile ABD arasındaki ayrışma, Çin üzerinden daha da belirginleşecek.
Münih Konferansı’ndan çıkan mesajlardan anlıyoruz ki:
Suriye ile ilgili yaptığı siyasi hamleleriyle ciddi sonuçlara kapı açan Türkiye’nin, Ukrayna konusunda sunduğu tezlerin ne kadar hayati olduğu, Başkan Erdoğan’ın İstanbul’daki toplantıda kurduğu masanın ne denli derinleştiği…
ABD ve İngiltere arasındaki ayrışma, daha neleri teyit edecek?
Zaman gösterecek!