Mustafa Kemal mi Atatürk mü?
Geçtiğimiz günlerde Macaristan’ın Başkenti Budapeşte’deydik. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ikili ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştirdiği program gayet verimli geçti. Dış ziyaretler, Türkiye’nin iç dinamiklerini de artırıyor ama bunun farkında olmak istemeyenler var.
Budapeşte’deki Gül Baba Türbesi’nde Okçular Vakfı’nın düzenlediği minyatür sergisini gezerken bir fotoğraf dikkatimi çekti. “Eski Budapeşte”yi gösteren fotoğrafta 19 cami vardı, minareler şehrin her yanındaydı. Bugün Budapeşte’de bir tane cami yok, hepsi kaldırılmış. “Haydi, hep beraber Macarlara düşmanlık besleyelim” demiyorum, yanlış anlaşılmasın; sadece gözüme çarpan hakikati yazıyorum. Bugün Macaristanla ilişkilerimiz “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi” toplantısı yapacak kadar ileri seviyede ve kendileri Barış Pınarı Harekâtı’na destek verdiler.
Macaristan dönüşü uçakta Başkan Erdoğan’la gerçekleştirdiğimiz soru-cevap bölümünü hepiniz okudunuz. Başkan Erdoğan içeride ne söylüyorsa dışarıda da onu söylüyor.
12-13 Kasım’da gerçekleştirilecek ABD ziyareti sadece Türkiye için değil ABD ve Avrupa için de önem arz ediyor. Eskiden sadece ülkemiz için önemliydi; şimdi bizim mevzularımız dünyanın da dikkatle izlediği mevzular! Buna “Küresel Güç” deniyor. Bugün Türkiye, Başkan Erdoğan önderliğinde bir “küresel güç” oldu. “Olacak” demiyorum; artık dünya gücüyüz! Kendini “dünyanın jandarması” zannedenler bunu kabul etmek durumunda kaldılar.
“MESELE GERÇEKTEN AĞAÇ”
Türkiye genelinde eş zamanlı olarak “11 milyon fidan” toprakla buluşuyor. Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli’nin yaptığı organizasyon cumhuriyet tarihinde “ilk” olsa gerek!
Fakat Gezi Parkı ve “ağaçlar” diyen hiçbir sözde sanatçı bu etkinliği desteklemedi. Kazdağları diyerek eline “kaz heykeli” alan güruh desteklemedi. Hani sizin ağaç, yeşil, doğa sevginiz? Demek ki sizin derdiniz “ormanlar” değil!
Şimdi vazifemiz fidanların büyümesini sağlamaktır. Her sene kontroller yapılmalı; tutmayan fidan varsa yerlerine yenileri dikilmelidir. Bunun yetkililer tarafından yapılacağını biliyoruz ama bizler de üzerimize düşeni yapalım!
“GELELİM MUSTAFA KEMAL’E”
Yukarıda anlattığım hangi etkinlik Mustafa Kemal’e ters düşüyor. Madem “ters düşmüyor” o vakit neden “Atatürkçüyüm” diye öne çıkan bazı isimler Mehmetçik ile omuz omuza savaşan Suriye Milli Ordusu’na leke çalmaya uğraşıyor. Barış Pınarı Harekâtı’na gölge düşürmeye çalışanlar aynı zamanda “Türkiye Kürtleri katlediyor” algısına da çanak tutmuş oluyorlar.
“HANGİ ATATÜRK?”
Türkiye’nin dört yanını imar eden, vatandaşın ayağına hizmet götüren, sağlık standartlarını yükselten, insanları bürokratik kuyruklardan kurtaran, okullar açıldığında ders kitaplarını sıraya koyan zihniyetin bahsettiği Mustafa Kemal’i mi seveceğiz yoksa temel atmama töreni yapan, insanları ayrıştıran, Mehmetçikle beraber savaşanları terörist ilan eden zihniyetin bahsettiği Mustafa Kemal’i mi seveceğiz?
“Neden Atatürk değil de Mustafa Kemal diyorsunuz?” şeklinde irite edici sözler sarf edenler yurdumuzun güzelliklerini öldürmek isteyenlerdir!
“Mustafa Kemal” hiç kimsenin kafasına doğrultulacak silah olmadığı gibi hakaret edilecek bir figür de değildir! İsteyen istediği kişiyi sever, kimseyi bu noktada incitmek istemem.
İsteyen gider ve heykeller karşısında saygı duruşunda bulunur; ama buna kimseyi zorlama hakkınız yok!
“Mustafa Kemal” her ne kadar CHP’nin kurucusu olsa da bugün Kemal Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanı olduğu ve Mustafa Kemal’i kendi kısır ideolojilerine kalkan yapmaya çalışan CHP onu “tekeline” alamaz. Şayet “tekeline” alıyorsa o artık Mustafa Kemal olmaktan çıkar. Biz de “Hangi Atatürk?” diye sorarız.
Çağdaşlık, laiklik, hürriyet gibi kavramlar yıllarca “palavranın” ötesine geçemedi. Bu kavramları kirletenler “kafalarındaki Mustafa Kemal”i zorla dayatmaya kalktılar.
Mustafa Kemal’i aşırı kutsallaştıranlar aynı kutsamayı bizden beklemesin!
Biz Türkiye’mizi seviyoruz, üzerinden ezanlar okunan toprakların aşığıyız! Hangi ırka, inanca, hayat şekline sahip olursa olsun insanların adalet, gıda, barınma, sağlık gibi temel hak ve hürriyetlerinin önünde hiçbir şekilde engel olunamayacağının altını kalın harflerle çiziyoruz!
Artık “yeni bir dünya savaşında” nerede duracağımızı konuşmamız lazım! Bugün Rusya’nın resmi haber siteleri; “Rusya’ya bağlı Kaliningrad 2 günde işgal edilirse Rusya hangi Avrupa şehirlerine hücum eder” şeklinde stratejik analizler yapıyorlar.
Gözünüzü açın, gözünüzü ideolojilerle bağlamayın!