Mutfaktan kalpaklı Atatürk’e mecburi dönüş

Okuduğunuz Yazı
Mutfaktan kalpaklı Atatürk’e mecburi dönüş

İçerik

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun sonuç vermeyen seçim kampanyasının en önemli ayaklarından biri evin mutfağından çektiği videolardı.

Kemal Bey’in farklı konulara işaret ettiği o videolarda değişmeyen tek şey arkasına aldığı mutfak tezgâhının üzerindeki bulaşık deterjanı oldu. Ajans her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyor, Kemal Bey’i halktan biri gibi göstermek için mutfak tezgâhındaki deterjanı bile fondan eksik etmiyordu.

Ama olmadı… Mutfaktan verilen sert mesajlar, kamu kurumlarına, bürokratlara yapılan tehditler işe yaramadı. Seçmen, Kemal Bey’in vaatlerini inandırıcı bulmadı. HDP’nin oyunu almak için terör örgütünün adını anmamasını, gün aşırı “Demirtaş ve Kavala’ya özgürlük” istemesini, “Kemalizm ırkçılıktır” diyen akademisyeni İzmir’den liste başı yapmasını affetmedi.

Tabii Kemal Bey en nihayetinde bir siyasetçi. İkinci tur öncesinde birdenbire keskin bir U dönüşü ile Atatürk’ü hatırladı. Evin mutfağından çıktı, makam odasına geçti. Son çektiği videoda mesajlar milliyetçi seçmene yönelikti! Fonun değişmez tamamlayıcısı bulaşık deterjanı gitmiş, Mustafa Kemal Atatürk’ün kalpaklı fotoğrafı gelmişti! “Bu vatanı sokakta bulmadık” diyordu CHP lideri!

Kendisine kocaman bir “Günaydın Kemal Bey” demek lazım aslında. Türkiye’yi 25 bölgeden oluşan federasyona dönüştürmek isteyenlere özgürlük isterken hiç Atatürk’ü anmayan adam birdenbire “Kuvayımilliyeci” oldu! Asıl derdi, kalpaklı Atatürk videosu ile Sinan Oğan’a giden oyları ikinci turda kendine çekmek. Ama geç kaldığının da farkında.

Son bir çırpınışla yüzde 45’te kalan oylarını ikinci turda korumak, mümkünse birkaç puan daha oylarının üstüne eklemek istiyor. Bunu başarırsa CHP’deki iç iktidarını sürdüreceğini düşünüyor. “Oylar çalındı, sandıkta hile yapıldı” gibi artık rutine bindirdikleri yalanlarla muhalif seçmeni bir şekilde ikna edeceğini düşünüyor.

Bütün bunlar olurken HDP de boş durmuyor. Kemal Bey’in Atatürk videosunun dolaşıma girdiği saatlerde onlar da “İkinci turda da Kılıçdaroğlu’nun yanındayız” diyor! Aday Atatürkçü olduğunu kanıtlamaya çalışırken özerklik isteyen parti ona destek açıklaması yapıyor! Allah’ım, sana geliyorum dediğinizi duyar gibiyim.

Sabret Türkiye… Bu aşırı tuhaf ve sonuca ulaşmak için her yolu mubah gören siyaset yapma tarzından kurtulmamıza 10 gün kaldı. 28 Mayıs’ta sandıktan çıkacak sonuç CHP seçmenini de mutlu edecek. Kaybetmek üzere oldukları partilerine yeniden kavuşmalarını sağlayacak bir sürecin başlaması artık kaçınılmaz.

İmamoğlu’nun 28 Mayıs sonrası hesapları

Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olmayı çok istedi ama başaramadı.

Şimdilerde her ne kadar Kılıçdaroğlu için çalışıyor gibi görünse de Ekrem İmamoğlu’nun gözü CHP Genel Başkanlığı’nda. Seçim döneminde Anadolu’da gerçekleştirdiği mitingler aslında bir genel başkanlık provasıydı. Meydanlarda Kılıçdaroğlu’na oy istedi ama bunu yaparken kendisini de CHP’nin potansiyel lideri olarak tabana gösterdi.

Seçim akşamı CHP Genel Merkezi’ne adeta el koyması, parti sözcüsünü bile baypas ederek açıklamalar yapması tabloyu daha da netleştirdi. İmamoğlu, CHP’nin genel başkanlığına yürüyor. 28 Mayıs’tan sonra izleyeceği yol haritası bugünden belli.

Seçim sonrası yaşanacak parti içi tartışmalara hiç girmeyecek. Kılıçdaroğlu’na asla muhalefet etmeyecek.

Onun yerine bu süreçte sanatçılar, popçular, köşe yazarları, muhalif gazeteciler, bazı STK’lar ve iş dünyasından isimler konuşacak. Sanki İmamoğlu’nun hiç bu işle alakası yokmuş gibi CHP’de bir genel başkanlık değişiminin şart olduğu tezi ince ince işlenecek. Ve en doğru adayın da İmamoğlu olduğu vurgulanacak.

Kemal Bey’in yerine göz dikmesiyle, muhtemel başka isimler yıpratılacak ve kamuoyu baskısıyla aday olmaları engellenecek. Anadolu’da milletvekili adayı olmak için istifa eden ama listelerde kendisine yer bulamayan il ve ilçe başkanları yakın markaja alınacak.

İmamoğlu cephesinde son durum böyle.

Ne kadar oy o kadar insanlık!

Sonunda bunu da gördük.

Deprem bölgesinden AK Parti’ye yüksek oy çıkması muhalefete dert oldu.

Hakkını helal etmeyenler, hakaret edenler, vs. Bireysel saldırılar neyse de Tekirdağ Belediyesi’nin 550 depremzedeye verdiği konaklama hizmetini seçimden sonda durdurması hepimizi yaraladı. Gelen tepkiler üzerine sonradan durumu kurtarmak için yapılan açıklamaların bir önemi yok. Tablo çok net. Depremzedenin Recep Tayyip Erdoğan’a verdiği desteği hazmedemeyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Acı ama yalın gerçek bu.

Depremde evini, yakınlarını, tüm birikimini kaybetmiş insanları bile siyasi hırslarıyla sokağa bırakmaktan çekinmiyorlar.

Peki, Erdoğan ne yapıyor? O da böyle rövanşist mi davranıyor?

Tabii ki hayır. Defne örneği ortada. 14 Mayıs’ta Defne’de Kılıçdaroğlu’na çıkan oy yüzde 90.41. Erdoğan’ın oyu ise 8.41. Milletvekili seçiminde CHP yüzde 50.48 ile birinci parti. Defne’de yüzde 28.2 oy alan TİP ikinci parti. AK Parti yüzde 5.96 ile dördüncü parti.

Muhalefetin mantığına göre iktidarın bu sonuçlardan sonra Defne’nin yüzüne bile bakmaması lazım. Ama mesele millete hizmet olunca işleyiş de farklı oluyor. Defne’de yapımına 55 gün önce başlanan 300 yataklı devlet hastanesi 5 gün sonra hizmete girecek. Depremin en sert vurduğu bir ilçede 60 günde 80 yoğun bakım yatağı ve 12 ameliyathaneden oluşan böyle bir hastaneyi hizmete açmak hiç de kolay değil.

Biz hep birlikte Türkiye’yiz. Sadece bazıları bunun farkında değil.

 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Zafer Şahin