Ne tüm İsrailliler işgalden yana ne de tüm Filistinliler Hamas, ama…
Ama nerede kotarıldığı ve ne gibi bir nihai hedef güdülerek başlatıldığı belli olmayan Şabat (Cumartesi) Baskını, artık kimsenin ince eleyip sık dokuyacağı analizlere imkan vermeyecek. Ancak, bu çok kutuplu dünyada küresel liderliğe oynayan ülkeler adına yapılan açıklamalarda hakkaniyet ve denge ölçülerini gözetmeye her zamankinden çok ihtiyaç var.
ABD başkanı Biden, “Terör eylemlerinin hiçbir zaman haklı gerekçesi olamaz” diyor ve orada duruyor. Bu cümleden sonra bir de “Nokta!” diyerek, bu ifadenin hiçbir şekilde, ama’sı, fakat’ı olmayacağını vurguluyor. Bir hukuk devletinde bu ifade doğrudur. Ancak, Biden’ın Hamas’ın 1000’e yakın İsrailliyi öldürdüğü Cumartesi saldırısının haksız-hukuksuz ve her gün bir yeni terör eylemi ile işgali sürdüren bir ülkenin işgalcilerine ve onları koruyan ordusuna karşı yapıldığını da söylemesi gerekir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne İsrail topraklarında ne Filistin topraklarında tek bir masumun dahi burnunun kanamasına razı olamayız,” derken, bu dengeyi, hakkı ve hukuku gözetiyordu. Bir ülkenin kendisine karşı terör eyleminde bulunun kişileri sınırları içinde ve dışında takip edip yakalaması ne kadar hukuka uygun ise, bu amaçla başka ülkelere masum-suçlu ayırt etmeksizin toptan cezalandırma saldırısı düzenlemek de o kadar hukuksuzdur. Ama İsrail’in, kurulduğu günden beri, şiddet eylemlerinde bulunan kişilerin ailesinin evlerini tümüyle yıkıp yakmasına bütün dünya o kadar sessiz kaldı ki, şimdi bir örgütün saldırısına misilleme olarak iki buçuk milyon insanın yaşadığı Gazze’nin tümünün bombalanması, elektriğinin suyunun kesilmesi, bir avuç ülkenin liderleri ve halkı dışında tüm dünyaya normal görünüyor.
Rusya, Çin, Türkiye ve Avrupa ile Latin Amerika’da bir-iki ülke dışında, İsrail’in, ABD’nin bu kayıtsız-şartsız desteğinden aldığı cesaretle, savaşı kuzeye ve güneye yaymasına karşı çaba gösteren yok. Avrupa Birliği, Filistin halkına ekonomik yardımlarının kesilmeyeceğini açıkladı; ama birlik kurumlarının liderleri, İsrail’in Filistinlileri toptan cezalandırma eylemlerine karşı hiçbir uyarıda bulunmadılar.
ABD’nin 11 Eylül saldırılarından sonra sorumlu tuttuğu gruplara ve onların barındığı ülkelere hukuk dışı saldırıları nasıl kimseden hiçbir tepki çekmedi ise, İsrail’in de Gazze’ye ve Lübnan’a, Hamas ve Hizbullah’ı cezalandırma kisvesi altında, yaptığı-yapacağı saldırılar da yanına kalacak gibi görünüyor.
Bireysel tepkilerde pek uygulanamaz, ama grupların, kurumların ve ülkelerin eylemlerinde “Şimdi bunun kime ne yararı oldu?” diye sorulması gerekir. ABD’nin ne Afganistan ne Irak ve ne de Suriye’deki saldırıları hiçbir kişi ve grubu radikalleşme yolundan çeviremedi. Bazı İsraillilerin zarar gören egolarını kurtarma gayretiyle ve Hamas’a destek veren kişi ve grupları caydırmak amacıyla giriştikleri bu topyekün savaş çabası, sadece şu anda bu örgütte yer almayan, ona destek vermeyen Filistinlileri radikalleştirmek, İsrail ile ilişkilerini normalleştirme yoluna sokan ülkeleri de bu yoldan uzaklaştırmaktan başka işe yaramayacaktır.