Önce, onlar Yunan adası değil. Sonra…

Okuduğunuz Yazı
Önce, onlar Yunan adası değil. Sonra…

İçerik

Türkiye Yunanistan’ı tehdit etmiyor.

Ve “Türkiye gerçekten blöf yapmıyor” demek, Biden’ın eteklerine kapanıp ağlayarak bir şey elde edemezsiniz demektir.

Yunanistan çok değil 2015’te, Yeni Demokrasi Partisi’ni defedip, yerine Radikal Sol Koalisyonu (Syriza) hareketini getirdiğinde, ülkenin başına 1919’dan beri bela olan üç aile (Papandreu, Karamanlis ve Miçotakis) geleneğinin artık sona erdiği sanılıyordu. Ama Syriza ortaklarının aralarındaki anlaşmazlık, orta yolcu partisini götürüp aşırı sağa yamalayan Kriyakos Mitsotakis’e hiç beklemediği başbakanlık yolunu açtı.

Syriza lideri Aleksis Çipras, kendisinden önceki hükumetlerin ülkeyi eşiğine getirdiği iflastan kurtuluş yolunu, işletilebilecek kamu ve yerel yönetim yatırımlarını, bazı batı ülkelerine kiralamakta bulmuştu. Kriyakos Mitsotakis ise daha kestirme bir yol keşfetti: Ülkesinin limanlarını ABD’ye askeri üs olarak vermek!

Bir diğer husus Miçotakis’in Ege Adaları’nı da inanılmaz bir hızla askeri üs haline getirmesidir.

Yunanistan’ın elindeki adalar üçe ayrılır: Ege Adaları, Doğu Ege Adaları ve 12 Adalar. Türkiye 1912’de İtalya ile yaptığı Trablusgarp Savaşı’nı kaybedince, sayıları 20’ye yakın ama 12 Adalar diye adlandırılan grubun yönetiminidikkat buyurun: egemenliğini değil, yönetiminiİtalya’ya devretti. İtalya Birinci Dünya Savaşı’nı kaybedince, müttefikler adaları onun elinden aldılar, 1947 Paris Anlaşması ileTürkiye ne hikmetse talep etmediği içinYunanistan’a verdiler. Bu anlaşmada “Bu adalar askerden arındırılacak ve askerden arındırılmış şekilde kalacak” ifadesi, altında da Yunanistan’ın imzası var.

1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile Doğu Ege ve Ege adaları da Yunanistan’a verildi; bu anlaşmanın 13. maddesinde, “Barışın korunmasını sağlamak amacıyla Yunan Hükümeti, Midilli, Sakız, Sisam ve Nikarya adalarında hiçbir deniz üssü ve hiçbir istihkam kurmayacak” ifadesi yer alıyor.

Yunanistan o günden beri bu adaları silahlandırıyor. Türkiye ancak 1960’da uyandı ve Yunanistan’ı doğrudan ve BM kanalıyla uyarmaya başladı.

En son Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye’nin bu uyarılarının blöf olmadığını söylemesi, Yunan medyasının kuyruğuna basılması oldu. Bir Yunan sitesi “’Türkler 15’nci asırda yaşıyor” başlığıyla yaygara yapıyor. Koroya katılan başbakan Miçotakis de “Türkiye’nin bu ifadesi, Yunanistan’ın adalar üzerindeki egemenlik haklarını tehdit ediyor” dedi.

Ülkeler arasında tehdit, mutlaka savaş kelimesi kullanılarak olmaz; Türkiye’nin burnunun dibindeki adaları askeri üs haline getirmekle de olur.

Örneğin bu satırları yazarken çıplak gözle seyredebildiğim Midilli’de bir tümen ve buna bağlı ana birlikler, 2 piyade alayı, 7 piyade taburu, 1 özel millî muhafız taburu, 3 tank taburu, 4 top taburu ve bir uçaksavar tabur var. Bodrum’dan yüzerek gidebildiğimiz İstanköy’de bir tugay- bir piyade alayı, 4 piyade taburu, bir özel muhafız taburu, 2 tank taburu ve 8 bin asker var.

Türkiye tehlikeli bir hal alan bu duruma dur demeye kararlıdır ve bu blöf değildir.

Blöf değilse nedir? Bunu keşfetmek de Miçotakis’e kalıyor.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
67%
Beğendim
33%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hakkı ÖCAL