Papua Yeni Gine Kina’sı neden 2 TL?

Okuduğunuz Yazı
Papua Yeni Gine Kina’sı neden 2 TL?

İçerik

Döviz arttıkça birileri “Papua Yeni Gine para birimi Kina bile iki Türk Lirası oldu” diye “kına” yakıyor. Türkiye’nin güya kabilelerden kötü ekonomiye sahip olduğunu imâ edip dalga geçiyorlar. Sorsan Papua Yeni Gine’yle ilgili “tek kelime” bilgileri yok! Eminim çoğu “Afrika ülkesi” zannediyordur! Koy k..na rahvan gitsin, amaç zaten algı yönetimi!

Avustralya’nın kuzeyinde yer alan, 6 milyon nüfuslu Papua Yeni Gine bir ada devleti! Para birimi Kina ve aslında Avustralya Doları’na endeksli! Ülke yerli Papuanlardan oluşmasına rağmen resmi dili İngilizce ama adada İngilizce bilen sayısı yüzde 1 civarında!

Daha durun, bitmedi!

Kraliçe Elizabeth bu “sözde bağımsız ülkenin” de kraliçesi! Tam ismiyle; Elizabeth Alexandra Mary! Kraliçeyi ülkeye atanan “vali” temsil ediyor. Ülkede “Yeni İngiltere” diye bir şehir bile var!

Papua Yeni Gine’nin Kina’sı iki Türk Lirası yapıyor ama Papua halkının bundan haberi yok; çünkü onlar Batı’nın bağımsız köleleri! Onların parayla pulla alakası yok!

“Papua Yeni Gine Kina’sı” diye örnek vermeye devam eden arkadaşlara Kraliçe ile mutluluklar dileriz!

Türk Lirası’nın değer kaybetmesini asla arzu etmiyoruz; fakat savaş sadece konvansiyonel silahlarla ve askerle değil ekonomilerle de yapılıyor. Türkiye’nin “manda” olmasını kabul ederseniz kimse ekonominizle savaşmaz; ama bir ekonominiz de olmaz!

Ayasofya-i Kebir Camii’nin sadece ibadete açıldığını zannediyorsanız yanılıyorsunuz. İşin boyutları daha büyük ve halk olarak doğru yönlendirebilirsek ülkeye avantajlı bir durum! Sembollerimiz sadece minareler değil, toprağın kendisidir!

Kıbrıs’ta yıllardır kapalı olan “Maraş bölgesi” açılacak. Teorik olarak Ayasofya kadar önemli! Libya’daki varlığımız hukuka uygun ve düşmanlarımız buna acayip içerliyor!

“Dolar yükseliyor” diye eleştirseler bir şey demem de adamlar eleştirir gibi yapıp “sevinç çığlıkları” atıyor. Bu soğuk savaştır ve kimsenin algı yönetimlerine inanıp cepheyi boş bırakmaya; hele de düşmanın oyuncağı olmaya hakkı yoktur!

“AMAÇ: BAĞCIYI

ORTADAN KALDIRMAK”

Algı yönetimi dedik! Bakın Akit gazetemiz uzun zamandır süresiz nafaka, İstanbul Sözleşmesi haberleri yaptı. Hiçbir haberi “Haydi bugün hükümete çakalım” mantığı ile yapmadı. Kâr-zarar amacı gütmeden yalnızca “hak olanı” yazdı! Tam problem çözülecekken ortalık niye karıştı? Çünkü amaç “bağcıyı” dövmek, hatta mümkünse “bağcıyı” ortadan kaldırmak!

Vatanseverlerin, mütedeyyin kesimin, milletin 100 yıllık problemlerini çözen Recep Tayyip Erdoğan’dır ve birileri “Taban ile külliye birbirine düşsün” istiyor. Geçtiğimiz hafta Akit’in attığı “Hedef Külliye ile tabanı çatıştırmak” manşeti gerçeğin kendisidir.

Yeni Akit İcra Kurulu Başkanı Mustafa Karahasanoğlu ağabeyin söylediği; “Ak Parti’nin felsefesini, programında taahhüt ettiği fiilleri doğru bildiğimiz için onları destekliyoruz… Ak Parti’nin müspetlerine destek veriyoruz, benimsemediğimiz icraatlarına da tepki gösteriyoruz” sözleri fakültelerde basın yayın öğrencilerine örnek olarak gösterilmelidir. Aynı zamanda Mustafa Karahasanoğlu ağabey Başkan Erdoğan’la iki defa MSP’de “halef-selef” olmuş, yol ve dava arkadaşlığı yapmıştır; hak ve hakikat yolunda yapmaya da devam etmektedir.

Yolumuz “hakikat” olduktan sonra Allah’ın izniyle kazanan ezanlı millet olacaktır!

“MERAL AKŞENER”

Müspet yanları: Akşener bu toprakların insanıdır. Kökü dışarıda değildir. Kendisine ulaşmak zor değildir. Eleştirdiğinizde dinler.

Menfî tarafları: Bu topraklarda plan yapanlara göz yummaktadır. FETÖ’cü olmamasına rağmen FETÖ’cüler tarafından desteklenmektedir. PKK’ya düşman olmasına rağmen PKK sempatizanlarıyla aynı kişilere oy vermektedir.

Meral Hanım ve İyi Parti acayip bir denklemin içinde! Akşener şayet HDP-FETÖ denkleminin içinde yer almasaydı Türkiye’nin önünü açan bir siyasetçi olarak tarihe kaydedilebilirdi. Evdeki ve çarşıdaki hesap arasında uçurum var!

“TÜRKİYE ÜRETMİYOR YA BEYBİSİ”

Hâlâ; “Türkiye üretmiyor, hazır alıyor” diyen ezikleştirilmiş arkadaşlar var! Ne yapacak acaba Türkiye sana? Ne vereyim abime? Yerli otomobil fabrikasının temelini evinin kapısında mı atsınlar? SİHA’ları apartmanın balkonuna mı getirsinler? Samanları kapına mı yığsınlar? Yerli solunum cihazlarını sokağın kaldırımına mı döşesinler? Yerli tohumları Ferdi Tayfur’un “Hadi gel köyümüze geri dönelim” şarkısı eşliğinde başından aşağı mı döksünler? Yerli teknolojik silahlarla etkisiz hale getirilen teröristleri mahallenin manavında mı sergilesinler? En iyisi biz Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’a söyleyelim de bu arkadaşlar için “gözü olup da görmeyenlere” birer gözlük üretsin, belki arkadaşlara aniden bir aydınlanma falan gelir! “Ay ben şok” diye ayılıp bayılsınlar!

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hacı YAKIŞIKLI