Pompa
TÜRKİYE’Yİ ve bu Millet’i hiç tanımadığı için bir daha asla iktidara gelemeyecek olan CHP, kendi seçmenini hayal dünyasında yaşatarak depresyona sokuyor. Her seçimde daha sandıklar açılmadan “Oylar çalınıyor” diye sosyal medyada bir pompalama başlıyor. Pompanın ucu taa Pensilvanya’ya kadar uzanıyor.
Provokasyon amaçlı “Yalan Rüzgarı”na CHP milletvekilleri ve yöneticileri, hatta liderleri de katılıyor.
Hatırlayın… Muharrem İnce sandıkların açılmasına dakikakalar kala YSK önünder bir basın toplantısı düzenlemişti. Orada öyle bir hava estirdi ki, özellikle CHP seçmeni izlediğinde “Hile yapılıyor” öfkesine kapıldı. 50 bin avukatla YSK’ya yürüyeceğini söylüyordu Muharrem İnce…
50 bin avukatın hazır olduğunu haykırıyordu. Belli ki daha seçimler yapılmadan binlerce avukatın “İtiraz” ve “Oylar çalınıyor” ordusuna ait liste bile hazırlanmıştı. O toplantıdan sonra ortralıktan kaybolan Muharrem İnce, oltayı denize atmış, CHP seçmenini gerilim paranoyasına sokanlar arasına katılıp, öfke girdabında çırpınır halde bırakmıştı. Tüm CHP seçmeni ilk sonuçlar açıklandığında “Biz kazandık. Oylar çalınıyor. 50 bin kişilik avukat ordusu hazır.
Biz ne güne duruyoruz” moduna sokulmuştu. Muharrem İnce gecenin ilerleyen saatlerinde “Adam kazandı” diye SMS atınca CHP seçmeni şoka girdi, inanamadı. CHP’nin sandık başlarındaki kendi partilisinden aldığı oy sayısı ile AA’nın verileri aynıydı.
O gece Muharrem İnce, 50 bin kişilik avukat ordusuyla yürümekten bahsederken neden mağlubiyeti kabul etmişti? “Kaybettim” mesajını FOX’ta yayınlayan İsmail Küçükkaya’ya yükleniyordu İnce…
“Ben onu yayınlasın diye atmadım. Dostaneydi. Demek ki gazeteciden dost olmazmış” diyordu. İsmail Küçükkaya da “Beni harcadı” diye cevap veriyordu.
Aslında “Bu beni harcadı” iddiası üzerinde kimse durmadı. Nasıl yani idi durum? Ne harcamasıydı? İsmail Küçükkaya harcandığını söyleyecek kadar neden iddialıydı. Çünkü Muharrem İnce’nin neden böyle bir SMS attığını biliyordu. Gerçeği bildiği için de “Kendini kurtarmak için beni harcadı” cümlesini kullanmaktan çekinmiyordu.
O gece neden ortalıktan kayboldu?
Niçin ertesi gün kameralar karşısına çıktı? Bu soruların cevabını biliyorum.
Şimdilik bende kalsın. Ancak ortda bazılarının iddia ettiği gibi “Tehdit, Muharrem İnce’nin eşinin kaçırılması, hesaplarının çalınması” gibi bir durum yoktu. Muharrem İnce de, tıpkı İsmail Küçükkaya’nın bildiği gibi o gece gayet sakindi ve tahmin edemeyeceğiniz kadar rahatlamıştı. Hatta ertesi gün “Eşini kaçırdılar” diyen CHP seçmenlerine kameralar önünde “Şizofren” diyecek kadar da geceden rahattı…
Halbuki CHP seçmenini paranoya içine sokan da daha oylar sayılmaya başlamadan “Hile” diye bağıranlar, 50 bin kişilik avukat ordusunu haykıranlardı. Aynı paranoyanın izlerini Batı’da da görüyoruz. Alman Milli takımında oynayan Mesut ve İlkay Cumhurbaşkanı Erdoğan ile buluşup fotoğraf çektirdi Almanlar ayağa kalktı.
İkisine de linç girişiminde bulundular. Alman Cumhurbaşkanı bile iki futbolcuyla apar topar poz verip, “Erdoğan’dan geri aldım” paranoyasına girecek kadar küçüldü.
Ve bu paronayak pompalama ve dolduruş ile koskoca Alman toplumu Dünya Kupası’nda elenmenin faturasını bu iki futbolcuya çıkarmaya başladı.
Medya ve siyasiler “Erdoğan yüzünden Dünya Kupası’ndan elendik” diye yaygara yapıyor.
Adamların ruhsal sağlıkları tükenmiş, bitmiş durumdalar. İki Türk’ün YANYANA gelmesi bile onları şizofrene çeviriyor.
Ellerinde pompayla geziyor… Ve o pompa “Kore Erdoğan’ın golleriyle kazandı” noktasına getiriyor.
Beyinlere maalesef kan gitmiyor!
Halüsinasyonlar başlıyor!