PSİKOLOJİK DEĞİŞİMİ YÖNETEN ZAM TERÖRİZMİ
Psikolojik savaş tekniğinin mühendislik ayağı olarak tarif edeceğimiz gelişmeleri salgın hastalık (pandemi) sürecinde daha aşikar görmemiz mümkün oldu, oluyor.
İlk ölçekte küresel kriz ana omurgasına oturtulan bu planın küresel sermaye güçlerinin planı dahilinde dünya genelinde kabulünün ardından lokal ölçekte bu mühendisliğin neticelerinin alındığını biliyoruz.
Küresel sermaye güçlerinin neyi hedeflediği ve ülkemize dair planlarının neler olduğuna dair elbetteki hükümet kanadında hazırlıklar, karşı programlar ve planlar yapıldığını biliyorum.
Misal olarak enerji sektöründeki arz ve talep dengeleri üzerine alınan bir dizi tedbirin buna numune teşkil edeceği kanaatindeyim.
İşte tam burada o mühendislik çalışmasının toplumun hangi hassasiyeti üzerinde tesir edeceğine dair nokta atışı operasyonlar yaşıyoruz.Enerji, gıda ve tüm sahaların aynı eşgüdümle hareket ettirilmesi bu planın ilk ayağını teşkil etmektedir.
Arz ve talep dengesindeki ölçünün maliyet kamuflajında topluma sunumunun doğurduğu tepkisellik elbetteki bu planı kurgulayan küresel sermayenin kullanmak istediği bir araç olarak belirginlik kazandı.
Bu araç kuşkusuz toplumla yöneticiler arasında olduğu gibi toplumu teşkil eden bireyler ve topluluklar arası koparmaya da dönük bir vasıta görevi görecektir.
Toplumun psikolojik savunma mekanizmalarının her alanda harekete geçirilmesi ve bu hareketin yönlendirilip sevkedilmesi planın iç savaş ayağına uzanan kaosu hedeflemektedir.
Sahadaki bütün işbirlikçi vasıta ve aktörlerle hareket eden küresel sermaye güçlerinin yeni dünya düzeninde belirleyici rol üstlenecek Türkiye için kurduğu tezgâhın deşifre olduğunu biliyorum.
Başkan Erdoğan’ın bu küresel saldırı odaklarının içerdeki işbirlikçileri için savunmadan ziyade ‘yok etme’ hamlesi ile karşılık vereceği kanaatindeyim.
Zira küresel şebeke güçlerinin kartel marketler sınıfında ve bir çok kademede üretim ve tedarik zinciri içinde kemikleşmiş bir yapıya dönüşmesi tezi üzerinden başlatacağı hamlenin “ağır sonuçları” olacak.
Fahiş fiyat artışlarının psikolojik ve sosyolojik bir şekillendirme aparatı olarak kullanılmasının aynı kararlılıkla bir karşılığı olduğunun gösterilmesi zarurettir.
Caydırıcı ve planları bozucu bir hamle içerideki işbirlikçi yapıların deşifre edilmesi ve hatta nüfuz ettiği tüm ortamlardan sökülüp atılması gerekiyor.
Bunu niçin söylüyorum?
Dikkat ederseniz Kılıçdaroğlu bir beyanatında “fatura ödemeyeceğim” çağrısında bulundu.
Bunu kendi inisiyatifi ile söylemeyeceği oldukça açık.
Kılıçdaroğlu’nun bu ifadesindeki küresel sermaye güçlerinin telkinini pisikolojik ve sosyolojik harp silahının işaret fişeği olarak gördük.Bu işaret fişeği 2023’e giden süreçte yaşanacak dönüşüm kodlarıdır!
Bütün bu süreci işbirlikçi STK’lar, sermaye ve siyasi yapılar üzerinden okuduğunuzda hiçbir şeyin tesadüf olmadığını idrak etmek mümkündür.
Toplumu psikolojik değişime zorlayan ve kontrol edilebilen zam terörizmine küresel işbirlikçilerle eşgüdümlü katkı veren her kim varsa vatan hainidir.
Binnur Günay