RAMBO AFGANİSTAN’DAN FİRAR EDERKEN…

Emperyalizmin lokomotifi ABD’nin 20 yıldır işgal ettiği Afgan topraklarından kaçış serüvenine şahit oluyoruz.
Bu fiili süreç kuşkusuz akıllara şüpheler ve ‘oyun içinde oyun mu var’ sorgusunu getirmiyor değil.

Irak’ta, Libya’da, Suriye’de, Venezuella’da tutunamayan ABD’nin en son (FETÖ ve PKK marifetiyle) ülkemizde ve ardından Afganistan’da tutunamamasını ABD emperyalizminin çöküşü mahiyetinde tefsir etmek gerektiğini ifade edebiliriz.

Bu çöküşün arka planında kuşkusuz küresel ölçekte dalga dalga yayılan anti-emperyalist duruş ve ABD’nin Dünya barışı adına sömürgeci politikalarının iflasın artık yürütülemez boyutlara ulaşmasının da büyük payı olduğunu unutmamak lazım.

Herşey bir yana dünyada hiç bir meseleyi Anadolu coğrafyasından bağımsız düşünemiyorum. Bunu abartılı bir iddia olarak vasıflandıranlar etrafımızda yaşanan gelişmelere daha geniş zaviyeden bakmak durumunda.
İçimizdeki işbirlikçilerin nerelerden fonlandıkları kadar hangi oyun ve projede nasıl devreye alındıklarını da görmek lazım.

Yakın geçmişte “göç dalgaları” olarak projelendirilen asimetrik savaş tekniğinin bir parçası olan sözde mülteci ya da sığınmacı akınlarıyla nelerin hedeflendiğini görmüş ve şahit olmuştuk.

Aynı tezgahın yeni bir parçası olduğuna inandığım “Afgan göçü” tanımlanmasının ardında yatan daha farklı sebepler olduğu aşikar.
Zira Taliban’ın Afganistan emirliği olarak tanımladığı konumdan Avrupa ülkeleri başta olmak üzere bir çok ülke “mülteci” alım miktarını açıklıyor.
Tuhaf değil mi sizce?

Bir diğer ayrıntı ise ülkemizde fonladıkları etki ajanları ve aparatlarla Türkiye’nin Taliban ile görüşmemesi gerektiği tezi üzerinden yoğun tezvirat bombardımanına tabi tuttuklarını da görüyoruz.

Ülkemizdeki her Afganlının potansiyel bir ajan olduğundan tutun da her türlü terör eyleminin bir parçası olduğu propagandasını yapıyor olma hamlelerini de geçmişte Irak ve Suriyeli mülteci akınları üzerinden okumak daha sağlıklı sonuçlar bulmamıza yardımcı olacaktır fikrindeyim.

İşin içine BAE ve İRAN’ın dahil edilmesini de ortak çıkarlar ve bölge hakimiyetini hedefleyen işbirliği olarak görmek gerekiyor.
Ülkemizin her cepheden içeriye hapsedilmesini esas alan emperyalist kıskacın dişlilerinin bir bir söküleceği kanaatindeyim.

İşte bu kritik zaman diliminde içeride ve dışarıda sağlam bir duruş sergilemenin nasılları üzerinde tecrübi çalışmaların olduğunu savunuyorum.

Akl-ı selim ile hareket etmenin ve provakasyonları bertaraf etmenin tam zamanı.

Rambo Afganistan’dan firar ederken içimizdeki Talibanların nasıl saf değiştirdiğini iyi analiz etmek durumundayız.

Binnur Günay