Rapor sonrası ilk operasyon
Okuyucularım bilir, FETÖ’yle mücadelenin başladığı ilk günden bu yana, bu alçak örgütün maskesini düşürecek her türlü bilgi ve uyarı bu köşenin önceliği oldu! Gün geldi, firari savcıların Almanya’daki inlerini buradan okudunuz; gün geldi, medyadaki uzantılarının ilişkilerine tanıklık ettiniz…
Bir süredir de mücadelenin ne kadar ciddi şekilde yürütülmesi gerektiğini, temizliğin bir an önce sonlandırılmasının önemini kaleme alıyor, önemli gördüğüm hususlara dikkat çekiyorum.
Son olarak TBMM Darbe Girişimi Komisyonu’nun hazırladığı raporda, eksik olduğunu düşündüğüm bir noktayı sizlerle paylaşmıştım. Raporda, “Jandarma Genel Komutanlığı personelinin sadece yüzde 1’inin darbede aktif rol oynadığı” yazıyordu ve ben jandarma içindeki FETÖ’cülerin “MİT TIR’ları kumpası, Hrant Dink suikastı, Balyoz-Ergenekon davaları”ndaki rollerine dikkat çekerek, “Bu kati aklama ifadeleri, kurum içindeki FETÖ’cü temizliğini sekteye uğratabilir” uyarısında bulunmuştum.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı dün FETÖ/PDY soruşturması kapsamında 20 ili kapsayan bir operasyon için düğmeye bastı. Örgütün jandarma ayağına yönelik 16’sı subay, 19’u astsubay olmak üzere toplam 35 muvazzaf jandarma personeli gözaltına alındı.
Tabii 80 binden fazla bir gücü barından bir kurum açısından bu rakamlar küçük gözükebilir elbette.
Neredeyse devletin bütün önemli kurumlarına yuvalanmış bu örgütün çok daha fazla militanı jandarma içinde faaliyet yürütüyordu.
Burada önemli olan, savcıların bu alana da fokuslanmaları… İpin ucu bir yerden yakalanırsa, gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. Yeter ki, FETÖ’yle mücadele konusunda hem kolluk hem de adli personel gerekli dirayeti göstersin. Şükür ki, bu dirayeti gösterme iradesi olanların sayısı hiç de az değil.
