Rusya veya Çin, ABD’den daha mı az emperyalist?
Doğru dürüst bir adı bile olmayan BRICS, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti arasındaki ekonomik işbirliğini geliştirmek için kurulmuş bir “gevşek” yapı (İsmi, kurucu ülkelerin İngilizce isimlerinin baş harflerinden oluşuyor.)
Gruba üye olmak, bunu arzu etmek, bu arzuyu dile getirmek ve kurucu üyelerin oy birliği ile olumlu karar almasıyla mümkün. Grup, iki yıl önce Afganistan, Arjantin, Lübnan, Endonezya, Meksika ve Türkiye’yi, geçen yıl İran, Mısır, Nijerya, Sudan, Suriye, Bangladeş ve Yunanistan’ı aralarına katılmaya çağırdı. İki gün önce Johannesburg’da yapılan zirvede, bu yılbaşı itibariyle, Arjantin, Mısır, Etiyopya, İran, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’ın tam üye olacakları açıklandı.
2017’de o tarihte başbakan yardımcısı olarak hükumette bulunan Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’in BRICS ülkelerinin vereceği projelerden ve fonlardan yararlanmak amacıyla Türkiye’nin ciddiyetle tam üye olma gerekliliğini gözden geçirdiğini dile getirmiş olması, ertesi yıl, zirveye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılması, ülkemizin de bu blokta yer alacağı beklentilerini güçlendirmişti.
Dünyada coğrafya tabanlı siyasal ilişkilerin ABD-AB yöresinden Asya-Pasifik’e kayıyor olması, ABD’nin Türkiye’ye ilişkin siyasetinin güvenilmezliği (Kıbrıs’ta Rumların Türklere karşı katliamını durdurmak için bir olası askeri harekatı önlemek için ABD başkanı Johnson’ın başbakan İsmet İnönü’ye 1964’ta yolladığı mektubu okumalısınız), AB’nin zorunlu olmadıkça Türkiye ile ticareti bile kısıtlamaya çalışan iki yüzlülüğü… Öte yandan BRICS ülkelerinin yeni uluslararası finansal kuruluşların ortaya çıkartması… Türkiye’nin BRICS üyeliğinin ilanını bekleyenleri umutlandırmıştı.
Ancak, BRICS ve Afrika: Karşılıklı Hızlandırılmış Büyüme, Sürdürülebilir Kalkınma ve Kapsayıcı Çok Taraflılık için Ortaklık” temasıyla yapılan 15’inci zirveye davet edilen 67 ülke arasında bulunmakla birlikte temsilci gönderen 24 ülke arasında bulunmaması, farklı yorumlara yol açacaktır.
Özellikle yeni üyeler arasında Türkiye’nin bulunmaması, BRICS’i bir “anti-emperyalist oluşum” olarak gören ve Çin ile Rusya’nın grup içinde başı çekiyor olmasını, bu iki ülkenin ABD-AB yaptırımları sebebiyle “ABD dolarından kaçma” ve yeni bir ekonomik ilişki modelinin nüvesi olacağı inancına temel sayanları çok üzülecektir. Bir kere BRICS, hiç bir zaman yeni bir “Doğu Bloku” olacağı vaadinde bulunmadı. Uluslararası ticaretin dolarla değil tarafların kendi milli paralarıyla yapılması için de bir ekonomik bloka ihtiyaç yoktur.
Yenileriyle 11 üyesiyle Türkiye’nin ticari ve yatırım ilişkisine bakıldığında, BRICS’in en kötü şekliyle bile Türkiye açısından bir AB Gümrük Birliği’nin yerini almasının çok uzak bir ihtimal olduğu görülür.
Tayvan’a karşı tam bir emperyalizm uygulamaya kararlı Çin, 21. yüzyılda Avrupa’nın göbeğinde halkın oturduğu apartman sitelerini ve AVM’leri bombalayan bir Rusya ile ortaklığın, uluslararası aktörlük yaşamına Hiroşima’yı ve Nagazaki’ye atom bombası atarak 200 bin masum insanı öldürerek başlamış olan ABD’nin, daha dün denecek bir zamanda Cezayir’de üniversite mezunu tek kişi bırakmamış olan Fransa’nın, ırk ayrımı fikrinin mucidi İngiltere ile ortaklıktan daha iyi olması için bir sebep var mı?