SAHİBİNİN SESI
Istanbul seçimleri öncesi her yer karışık.
Global meydanda genelde 3 farklı kutup var.
Bunların içinde de farklı eğilimler var. Birbirlerinin içine girmiş yapılar var.
Global yapı, tüm yerellere yansımış. Yerel yapılarda genel de 3 kutup. Özel de çoklu yapılar.
Global meydanda, Abd, İngiltere ve Rusya görünüyor.
Her birinin kendi içlerinde ayrıştığı yapılar var. Birbirlerine girmiş vaziyette.
Her birinin müttefikleri, müttefiklerinin içinde de rakip yapıları var.
Abd içinde derin Abd yi temsil eden Pentagon var. Silahın sahibi…Dünya da her türlü terörü kontrol eden, dünyayı silah gücüyle yönetmeye çalışan bir yapı. Enerji, para, silah ve tüm alanlarda tek hakim olmak istiyor. Operasyonlarını terör örgütleri ve Nato yani Gladyo gücüyle yapıyor.
İngiltere her zamanki gibi derinlerden sinsice geliyor. Arkasındaki yapı Rothshild’ler. Enerji ve paraya hakim. Operasyonlarını genellikle parayla yapıyor. Finansal operasyonlar ve satın aldığı politikacilar…
Birlikte hareket ettigi global güç Çin…
Rusya eskiden gelen gücünü tekrar toparlayıp, bölgede hakim olmanın peşinde. Askeri gücüyle ve sahip olduğu enerji kaynaklarıyla bölgesel gücünü artırmanın peşinde…Genel anlamda birlikte hareket ettiği ülkeler İran ve Türkiye… Çinle çıkarları doğrultusunda zaman zaman ortaklıkları oluyor.
Genel tablo böyleyken, tüm bu yapıların içinde , her bir tarafın derin oluşumları var.
Peki Türkiye bu işin neresinde…
Türkiye, tarihten gelen jeostratejik konumuyla aslında tüm bu güçlerin tam ortasinda…
Her bir taraf Türkiye’yi yanına almak istiyor. Türkiye net olarak kimin tarafında olursa, o taraf kazanır.
Türkiye ise özellikle 2.dünya savaşından sonra Rothschild lerin tam kontrolünde bulunan Abd nin kontrolünden çıkmanin, tekrar eski fiziki ve siyasi hakimiyeti olan bölgelerde, askeri, politik, enerji ve ticaret yolları üzerinde yeniden hakimiyet sağlamanın peşinde…
Bu hedeflerine yürüken de bu 3 global tarafla ilişkilerini akıllıca yaptığı politikalarla yürütmeye calışıyor.
Global güçler Türkiye’yi yanlarına almak için yaptırımlar ve anlaşmalar yoluyla çeşitli oyunlar oynarken, Türkiye ise tek bir güçle taraf olmak yerine, net hedeflerine, emin adımlarla, bedeli ağır da olsa yürümenin hesaplarını yapmakta.
Dünyada meydana gelen her türlü olaya bu açıdan bakmak gerekiyor.
Askeri darbeler, uçak kazaları, trafik kazalarında ölen önemli isimler, terör olayları, seçimler vs…
31 Mart seçimleri ve sonrasında iptal edilen İstanbul seçimlerine de bu pencereden bakmak lazım.
Amerika’ya başkaldıran, ulusal hedeflerine doğru yürüyen, Türkiye’deki derin yapının desteklediği bir Cumhur ittifakı… Fakat tek parça değil. Içinde Global yapıları da barındıran bir ittifak!
Karşısında ortak çıkarları doğrultusunda birleşmiş tüm farklı global yapıları içinde barındıran tek blok halini almış bir zillet ittifakı…
Bu ittifakın siyaset, sanat, ticaret, finans, terör vs alanlarındaki tüm oyuncuları da, senaryodaki görevlerini yerine getirmek için harekete geçmiş durumda…
Sosyal medyadaki yorumlara bu gözle bakılırsa daha doğru anlamlar çıkarılabilir. YSK’nın İstanbul seçimlerini iptal kararından sonra ortaya çıkan bilinen, bilinmeyen tüm oyuncular kendilerine biçilen görevleri yerine getirmekte.
Basın açıklaması yapan ya da sosyal medyada yorum yazanların biraz geçmişleri ve bağlantıları incelendiğinde hangi tarafa çalıştıkları da ortaya çıkacaktır.
23 Haziran İstanbul seçim sürecinde bunu çok daha net, çok daha çesitli ve çok daha yoğun bir sekilde göreceğiz…
Çünkü İstanbul seçimleri bir mihenk taşı…
