Sakarya dialektiğinin şuuruyla kendi adıma racon keserim.!?

Şimdi devlet aklının ne dediğini, ne ifade ettiğini sorgulayacak değilim. Üzerimize de vazife değil.
Anayasal hakkımı kullanarak diyorum ki, “racon” her ne demekse gördüğüm manzaralar karşısında bu ülkenin, bu toprakların ve bu milletin ferdi olarak, ne Reis adına ne de hiç kimse adına değil, kendi adıma racon keserim.

Devlet gücünü kendi kişisel çıkarları adına kalkan yapıp, kamu kurum kuruluşlarının tüm ihalelerine “akçeli” işlerine taşeronlar vasıtasıyla el koyan müptezellere racon keserim.

Bankalar üzerinden faiz lobisiyle hareket edip vatandaşı soymaya kasd eden kanı bitlenen müptezellere racon keserim.

Benim adıma gittiği meclisi özel işlerinin ofisi haline döndüren kartonpiyer parlementere racon keserim..

Bu ülkeye ihanet etmek, bölmek adına her türlü kahpeliğe soyunan dalaverelerle uğraşan maşa konumunda olana da racon keserim.

Haine hain demeyen, hainlerle kanka olan, dinime milletime inandığım değerlere küfreden, yetimin hakkıyla beslenen şarlatanlara racon keserim.

Hala kriptolarla iş tutan onlar üzerinden sermaye kazanan, aldığı kredi kartı borcunu bile ödeyemezken bugün elde ettiği serveti 200 trilyonu bulan kahpelere racon keserim.

İş adamları başta olmak üzere mazlum vatandaşın malına mülküne göz dikip canından bezdiren gayrı resmi aktörleri deşifre edip, racon keserim.

Ben bu ülkenin gerçek sahibiyim.
Bana “öz yurdumda garip öz vatanımda parya” muamelesini reva gören şerefsizlere racon keserim.
Bu millet raconu 15 Temmuz’da kesti. Daha fazlasını kesecek güce ve şuura da sahip. Ben de bu milletin ferdi olarak gördüğüm her yanlışa racon keserim.
NFK’in ifadesiyle “zaman benim mekan bana emanettir” Sakarya diyalektiğiyle racon keserim.
Ne kadar vatan haini varsa bu saatten sonra alayına racon keser, lakin asla Reisim adına racon kesmem!

O raconu ancak millet keser…