Sandıkta ‘teknik nakavt’ yapmak istemişler
AK Parti Seçim İşleri Başkanı Ali İhsan Yavuz’un elindeki dosyalar İstanbul’da sandıklara operasyon çekildiğini tartışmaya yer bırakmayacak biçimde kanıtlıyor. Şu ana kadar sadece 530 sandıkta yapılan düzeltmelerle Binali Bey’in hanesine 11 bin 109 oy düzeltmesi yapıldı. Ali İhsan Yavuz, bu düzeltme çalışmalarının devam ettiğini ve elindeki verilerin seçim sonucunu rahatlıkla değiştirecek nitelikte olduğunu söyledi.
AK Parti iktidarının en güçlü olduğu nokta seçim işlerini şeffaf, şaibeye yer bırakmayacak şekilde yürütüyor olmasıydı. İstanbul’daki sistematik oy kaydırmalarına bakıldığında FETÖ’nün, AK Parti’yi en emin olduğu yerinden vurmaya çalıştığı ortaya çıkıyor.
Tabii burada FETÖ’nün “teknik nakavt” taktiği akla geliyor. Gülen şöyle buyurmuştu: “Kuvvet dengesi olmadığı yerde teknik esastır. Sen karşı tarafı ‘teknik nakavt’ edeceksin. Hep sen haklı görüneceksin, alem sana haklı diyecek, hukuki müesseseler sana haklı diyecek, efkar-ı amme sana hak verecek.”
Sadece İstanbul’da değil, Ankara’da da FETÖ’nün buyurduğu bu “teknik nakavt” taktiğinin devreye sokulduğu görülüyor. AK Parti’nin İstanbul seçimlerindeki usulsüzlükleri düzeltme gayretinin itirazlarla karşılanması, dünyanın hep “karşı tarafı haklı görmesi” Gülen’in “Sen karşı tarafı teknik nakavt edeceksin. Hep sen haklı görüneceksin, alem sana ‘haklı’ diyecek” sözünü hatırlatmıyor mu?
Şu an durum tam da bu. Oyları çalınan, sandıkta operasyona uğrayan, mağdur olan Binali Bey ve AK Parti olmasına rağmen nedense haklı olan hep Ekrem İmamoğlu ve CHP! Dünyanın tepkisi de FETÖ’nün öngördüğü biçimde; alem Ekrem İmamoğlu ve CHP’yi haklı görüyor, AK Parti’ye “seçimin sonuçlarını kabul edin, yoksa şöyle olur, böyle olur” diye tehditler savuruyor!
Ancak o kadar da uzun boylu değil; AK Parti geç de olsa uyandı ve yasal itiraz hakkını kullanarak sandıktaki bu “teknik nakavt” denemesini savuşturmaya çalışıyor. Kanunlar AK Parti’den yana. İtirazlar dikkate alındı ve düzeltmeler ile yeniden sayım süreci işletilmeye başlandı.
Bu sürecin sonunda -tüm şaibelere rağmen – adalet yerini bulacak, ortaya çıkan sonucu taraflar kabul etmek zorunda kalacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni hak eden aday teslim alacak.
CHP ve Ekrem İmamoğlu’nun şimdiden “mağdur” ayaklarına yatması da hem suçlu hem güçlü olmasından ileri geliyor. İstanbul’da son kararı verecek olan YSK’dır ve sonuç ne olursa olsun taraflar buna uymak zorundadır.
Sokak hareketleriyle, terör saldırılarıyla, yabancı müdahale çağrılarıyla süreci daha fazla zora sürüklemesi ne Ekrem İmamoğlu’nun ne CHP’nin işine yarar. Türkiye, Batı’nın her türlü baskısını göğüslemeye hazır. Gündüz gözüyle İstanbul’u ‘teknik nakavt’ etmelerine kimse göz yumamaz. O günler çoktan geçti!