SAVAŞ ŞARTLARINDA SAVAŞ KABİNESİ İCRAAT GÖSTERİR

Bütün olup bitenlerin özetini düşmanlarımızın saldırıları ve planları üzerinden okumak bir nevi kolaycılık ve durumdan vazife çıkarmanın zaaflarla örgülü duruş eksikliğimiz olarak okumakta fayda var.

Elbette ki düşmanlarımız boş durmayacak. Düşmanlarımız boş durmaz iken bizim ne yaptığımız sorusuna odaklanmalı.

Conisi, siyonisti, kraliçesi her türlü asimetrik planlarını uyguluyor ya da uygun aktörler üzerinden oyunlarına şekil veriyorlar.

Fetö ve PKK gibi aparatları iç siyasal dengeleri bozmak adına sahaya sürenlerin köklü ve tarihsel sebepleri var. Zira iki aktörü sosyal tabanda siyasal bir zeminini çok önceden yaptıkları biliniyor.

Tarihsel süreç bu plan ve projeyi yerle bir edecek reel politik hamleleri yerinde görüp bertaraf edecek politik çözümleri beynelmilel anlamda tatbik edecek siyasiler yetiştirmektir.

Bu anlamda Reisin bu ülke nezdinde zenginlik sendromunu yerle bir etmesini hazmedemeyecekleri çok açık.

Gerek iç ve gerek dış odaklara bağlanmadan kendi göbeğimizi kendimizin kesebileceği maharet ve beceri devlet adamlığı gerçeğinde yatıyor.

Büyük devlet olma tezinin içini dolduracak iç politik hamleler kadar dış politik hamleler çok önemli.
Bütün girişimlerinin ana esası bize köle olduğumuzu hatırlatmaları değil mi?

Tehditler ve mandaterliğe boyun eğmiş bir ülke resmi üzerinden bize ne olmadığımızı hatırlatmaları değil mi?
Kadim millet gerceğimizi unutturmak değil mi?

Şu an “bir dev olma” hakikatimize dönük milli bilincimizi, soyumuzu yeniden tarihe gömmek istiyorlar.
Dün Abdülhamid Han’ı borçlarla teslim almak isteyenlerin, bugün global sermaye güçlerinin dişlilerine mahkum etmek isteyenlerden ne farkı var?

Her kim ki bu kavga ve mücadele bilincini sekteye uğratacak zaaflar gösterirse bilinmeli ki içimizdeki truva atıdır!

Savaş şartlarında savaş kabinesi icraat gösterir.
Savaş şartlarında savaş ekonomisi ve diplomasisi geçerli olur.
Eylül ayı bu hamleleri göreceğimiz günler olacak.