Savaş ticareti
Prens Salman Londra’ya gitti…
Oradan ABD’ye uçtu… Son durağı Paris oldu… Aynı anda İngiltere- Amerika-Fransa… İlginç bir üçgen…
Trump kısa süre önce “Suriye’dençekileceğiz” dedi. Tam tüccar mantığında bir zarftı bu. Suriye’den çekilmiş bir Amerika, İran’ın bölgede artan yayılmacı nüfusunun daha da genişlemesi demekti. Suudi Arabistan için en büyük kabus buydu. PrensSalman hemen oltayı yuttu. “ABD bir süre daha kalmalı bölgede” diye çağrı yaptı. Tüccar Trump’tan anında cevap geldi; “Kalmamızı istiyorlarsa bunun bedeli var.” “Biz düdüğüz” diyordu
Trump… “Bizi çalmakistiyorsanız parayı vermelisiniz” diye açık açık konuşuyordu. Aslında bu itiraf gibi açıklama bile yeryüzündeki kavgaların ve savaşların sadece “PARA” için yapıldığını anlatmaya yetecek en güzel örnekti. Suriye’de akan kanı durdurmak için Türkiye-Rusya-İran Ankara’da bir araya geliyordu. Her şey yolundaydı, barış için önemli adımlar atılıyordu. Üç liderin Ankara’da verdiği fotoğraf bile birçok ülkenin uykusunu kaçırmaya yetiyordu.
Derhal harekete geçtiler… Üç liderin Suriye barışı için yan yana geldiği gün hemen operasyona başladılar. Ekonomik tetikçilerle saldırıya geçtiler. Dolar Türkiye’de yüzde 8,Rusya’da yüzde 10, İran’da yüzde 20 artış gösterdi. İran bu ekonomik saldırıyı durdurabilmek için hemen doları sabitledi. Dün de bir karar alarak yastık altında 10 bin Euro-dolar tutanların hapse atılacağını açıkladı. Suriye’de Türkiye-İran-Rusya barış cephesine karşı hemen yeni bir koalisyon kuruldu.
ABD-Fransa-İngiltere anlaştı. Ortada tek bir sorun vardı. Suriye’ye yapılacak operasyonun maliyeti ne olacaktı? İşte bunun için oltaya gelecek proteini bol bir balığa ihtiyaç vardı. Trump’ın bugün savaş naraları atarken bir hafta önce “Suriye’den çekileceğiz” diye tam tersini konuşmasının altında oltaya yem takma girişimi vardı. Bölgede yalnız kalacağı paniğine kapılan S.Arabistan derhal savaşın maliyetini ve Suriye’de kurulacak terörist PKK devletinin finansmanının tamamını üstlendi.
Riyad’dan yola çıktıktan sonra Londra- Washington-Paris’e uğramasının tek nedeni buydu. Aynı dönemde Suriye’den toprak koparma peşinde olan İsrail de şartların oluştuğunu görünce Suriye’deki askeri üsleri daha ABD liderliğindeki operasyon başlamadan vurmaya başladı.
“Suriye dağılıyor, batan gemiden ben de pay istiyorum” mesajıydı bu füzeler. Ve art arda yaşanan bu gelişmelerin yaşandığı saatlerde de bir el Guta’ya kimyasal silah yağdırıyordu.
Adeta “Amerika-Fransa-İngiltere…
Ne duruyorsunuz? Müdahale edin” diye çağrı yapıyordu. Suriye rejiminin kimyasal atması için aptal olması lazımdı.
Şam’ın koruyucusu Rusya dün Birleşmiş Milletler’de bunun bir provokasyon olduğunu haykırıyor, derhal Kimyasal Silahlar Yasaklanması Örgütü OPCW uzmanlarının soruşturma için Suriye’ye gelmesini istiyordu. “Hiç kimse meraketmesin biz koruma sağlarız” diyordu. Ancak Rusya’yı duyan da dinleyen yoktu. Tıpkı Irak’ta kimyasal silah var diyerek daldıkları gibi Suriye’ye de dalacaklardı. Karar alınmış, kimyasal operasyonu yapılmış, Suudi Arabistan da savaş maliyet parasını bastırmıştı bir kere. Irak’a girecekleri zaman Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü başkanı bas bas bağırıyor ” Vallahi kimyasalyok” diyordu. Sesi fazla çıktığı için hemen onu başkanlık koltuğundan indiriyorlardı. Irak’ta yeni kurulacak rejimin yöneticileri bile belirlenmiş, maliyet çıkarılmış, Kerkük-Musul ve diğer petrollerden tahsis edileceği garantisi alınmıştı. Parası ödenecek savaş kararına çomak sokmak kimin haddineydi.
Bugün de bunun ikizi bir durumla karşı karşıyayız. Bitmekte olan bir ülkeye dalmakta fırsatçı olan İngiltere Kıbrıs’taki üslerini teyakkuza geçirdi. Sömürgeci Fransa bekledi, bekledi ve darmadağın olan Suriye’ye son anda ölü yiyici gibi girdi. Çakal ABD, Sırtlan İngiltere ve Akbaba Fransa, Suudilerin kurduğu leş yiyiciler sofrasında ziyafete hazırlanıyor.
Trump’ın “48 saat içinde son kararı açıklayacağız” demesi bundan.
Karar aslında PARA ile satın alınmış, iş bitmiş… Savaş onlar için ticaret!