SAVAŞIN ÇALIŞKAN OSMANLI KADINLARI
Savaş denilince akla genellikle birbiriyle cephelerde karşı karşıya gelen erkekler gelir. Savaş kararını veren, savaş stratejilerini oluşturan ve cephelerde savaşan çoğunlukla erkekler olduğundan bu doğal gözükebilir.
Hâlbuki erkekler kadar yüzyıllardır süre gelen zaman diliminde savaşta kadın ve çocuklarında olduğu bir gerçek var. Kadın ve çocuklarda en az erkekler kadar savaşta yer alıyor ve etkileniyor. Özellikle 20. Yüzyılın başında yaşanan Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı gibi halkın her kesimini etkileyen ve “asker-sivil” gözetmeden herkesin katılımını gerektiren topyekûn savaşlarda kadınlar daha ön plana çıkıyor.
Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Kadının üstlendiği görevlerden ilki hemşirelikti. Balkan Savaşları sırasında hastanelerde ve cephe gerisinde hemşire ve hasta bakıcı olarak çalışmaya başlamıştı. Sonrasında Birinci Dünya Savaşında kadınlar için kurulan “amele taburların” da işçi olarak savaşa katılım devam etti. Bu taburlar savaşın var ettiği işçi gücü açığını kapatmak hem de geçim derdi içindeki kadınlara namuslu yollardan para kazanma imkânı vermek için kurulmuştur.
İstanbul, Çukurova, Suriye gibi farklı bölgelerde çalışan bu amele taburları tarlada ürün toplarken bazılarında çukur kazma ve yol yapımı gibi daha ağır işlerde çalıştı. Ayrıca içlerinde; marangozluk, aşçılık, terzilik, muhasebecilik, kâtiplik, depo müdürlüğü işlerde de gözükmeye başladılar.
Peki, Osmanlı Kadınlarımız sadece “amele taburlarına” katılarak mı destek çıktı. Tabi ki de hayır! Binlerce kadın savaşın olduğu o dönemde, kimsesiz kadınlardan ve yetim çocuklardan oluşan açlara, hastalara ve evsizlere yiyecek ve barınacak yer sağlayarak konferans, sergi, takvim satışı gibi aktivitelerde bulunarak da mücadeleye destek verdi. Bu faaliyetlerden bazıları bireysel olurken bazıları ise savaşın doğurduğu ihtiyaçları karşılamak için yapıldı.
1914 yılında Osmanlı Kadınlarımız tarafından kurulan “ Asker Ailelerine Yardımcı Hanımlar Cemiyeti” ve devamında 1915 yılında “Şehit Ailelerine Yardım Birliği” temel gıda yardımları yaparken, şehitlerin eşlerine aylık para yardımı yapıp yetim çocukları okula gönderdi.
İster kırsal kesimde ister şehirde yaşasınlar kadınlar ve çocuklar Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği ölüm, yıkım, salgın hastalık açlık ve fakirlikten nasibi ister istemez aldı. Erkekler cephede savaşırken, çocukları, hasta ve yaşlı akrabalarıyla geride kalan kadınlar kolay hedef haline geldi. Bu sebeple bazı kadınlarımız tecavüze, tacize birçok saldırıya maruz kaldılar.
Devletten maaş ve akrabalardan nafaka almayan kadın para kazanabilmek için çarşıda pazarda bir şeyler satmak, erkekleri eğlendirmek, hatta fuhuş yapmak zorunda kaldılar. Kadınların içinde bulunduğu bu durumun felaketi artarken 1916 yılında “İslam Kadınlarını Çalıştırma Cemiyeti” kuruldu ve iş bulmalarına olanak sağlandı. Savaşın sebep olduğu enflasyon ve temel ihtiyaç maddelerinin temininde yaşanan sıkıntılardan dolayı sabit gelirli memur ailelerini etkilendiğinden pek çok kadın aile bütçesine katkı sağlamak için erkeklerden boşalan pozisyonları dolmak adına çalışma hayatına başladı.
Basında kadınlar kendi çıkarmış oldukları dergide savaşla ilgili birçok metin yazılarına da yer verildi. Yazılar da değinilen noktalardan bazıları; Osmanlı’nın gücünü yeniden teşhis etmesi tartışılırken, ülkeyi yabancı tehditler karşısında güçsüz bırakan problemlerin ancak kadınların eğitilmesiyle ve topluma daha aktif bir şekilde katılmasıyla çözülebileceğini vurguluyordu. Osmanlı’nın her şeyden önce zorluklar karşısında yılmayan eğitimli, bilinçli, vatansever insanlara ihtiyacı vardı ve bu insanları yetiştirecek olanlar da kadınlardı.
Savaş nedeniyle hayatları rolleri değişen Osmanlı Kadınları bu değişimi yüzyıllardır kendilerini ve dolayısıyla milleti geride bırakan adalet ve gelenekleri eleştirerek erkeklerle eşit haklar elde etmek için bir temel olarak kullandı. Savaş sadece erkeklere yapılan bir kıyım değildir. Onların emri ile kadın, çocuk, yaşlı ayırt etmeksizin toplumun her bireyine yapılan bir kıyımdır.
Atalarımızdan aldığımız güçle, anaerkil yaklaşımını göz önünde bulundurarak acımasızca olan bu kıyımlara Osmanlı Kadını olarak son vereceğimize inanıyorum.
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜMÜZ kutlu olsun.