Seçimden sonra muhalefet partilerini ne bekliyor?

Okuduğunuz Yazı
Seçimden sonra muhalefet partilerini ne bekliyor?

İçerik

Cumhurbaşkanlığı seçimi henüz bitmedi. Recep Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında hatırı sayılır bir oy farkı olsa da seçmenler için pazar günü sandığa gitmek önemini koruyor. Cumhur İttifakı, seçmenlerini güvenle ve coşkuyla sandığa götürmeye çalışacak. Millet İttifakı seçmeni ise daha bugünden sandığa gitme konusunda isteksiz görünmektedir.

Büyük iddialar: Millet İttifakı, iki yıl önceden başlayarak büyük iddialar ortaya koydu. 2021 yazındaki birkaç aylık süreç içerisinde Millet İttifakı oyları hatırı sayılır bir şekilde yükselmişken Cumhur İttifakı oylarında düşüş yaşanıyordu. İşte o tarihten başlayarak Millet İttifakı seçimi kazandığına inandı. Nasrettin Hoca’nın yaşı gibi bu inancı hiç revize etmedi.

Yazılarımda zaman zaman bu yanılgıyı dillendiriyordum. Ancak başta CHP olmak üzere Millet İttifakı üyeleri kısır bir döngüye girmiş, karşıt düşüncelere ve eleştirilere inanmak istemiyorlardı.

Bu sebepten dolayı son iki yıllık süre zarfında Millet İttifakı, kazanılmamış bir seçimin ganimetini dağıtırken Cumhur İttifakı ağır başlı bir şekilde seçime hazırlanıyordu.

Millet İttifakı liderlerine göre Meclis seçimleri garanti kazanılacak, Anayasayı değiştirecek düzeyde oy alınacak, güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçilecek, Meral Akşener Başbakan olacak, Cumhurbaşkanlığı seçimi zaten birinci turda kesin kazanılacaktı. İşte bu mutlak inanmışlıktan dolayı Millet İttifakı liderleri, seçim gecesi kaybettikleri belli olduğu halde Kılıçdaroğlu’nu kürsüye takdim ederken “Sayın Cumhurbaşkanım” ifadesini kullanmıştı. Seçim gecesi ellerinde sağlıklı bir veri olmadığı halde millete yalan beyanda bulunan iki belediye başkanı ise daha sonra rakiplerini yalancı olmakla suçlayacaktı.

CHP için son 21 yıldır bütün seçimler aynı inanmışlık ve aynı hayal kırıklığı ile geçti. İttifak içindeki daha rasyonel sağ partilerin bu kısır döngüye dahil olması ise şaşırtıcı bir durum.

Bir sanatçı arkadaşım sanat çevrelerinde “Erdoğan’ı destekliyorum” demenin doğrudan linç edilmekle sonuçlanacağını söylemişti. O hâlde İttihat ve Terakki Partisi iktidarı döneminden bugüne kadar bir bardak suda fırtına koparan komitacı, dışlayıcı ve ötekileştirici üslupta hiçbir değişiklik olmamış.

Muhalefet partileri öncelikle kendilerini kendi yalanlarına inandırıyorlar. Sonra aynı zihniyete sahip akademisyenler devreye giriyor. Evlere şenlik bir medya güruhu, çağın vebası hâline gelmiş sosyal medya trolleri hep birlikte “Erdoğan gitsin, demokrasi gelsin!” veya “Erdoğan gitsin, normallik gelsin!” gibi sloganların arkasında “Erdoğan gitsin de ne gelirse gelsin!” söylemini topluma empoze ediyorlar.

Sonrasında bu yalan yanlış köksüz iddialara karşı çıkmak küfürmüş gibi bir zemin oluşuyor. Mahallede, çarşıda, toplu taşıma araçlarında baskın bir dille mazlum Anadolu insanını aşağılamalar başlıyor.

Siyaset üretmeden, ağır zahmetlere katlanmadan, reklamcıların ürettiği infialle ve gerçekçi olmayan söylemlerle ancak buraya kadar gelinebiliyor.

Seçimden sonra muhalefet partileri için seçim araştırmaları yapan firmalar çok gündem oldu. Bir araştırma firması, İYİ Parti’nin %20 oy oranına ulaşacağını iddia ettiğinde bu iddiaya inanan siyasetçi bulabiliyorsa suçu kimde arayacağız? İYİ Parti, bu oranın tam olarak yarısını aldı. HDP dahil olmadan iki rakip ittifakın oy oranlarının eşit olduğunu iddia eden araştırma firmalarına hangi genel başkanlar inandı? Millet ittifakı %35, Cumhur ittifakı %49,5 oy aldı. Demek ki ömürleri tek seçimlik olan araştırma firmaları ile muhalefet partileri arasında bir cürüm ortaklığı var. Sonunda olan bu sarmal içerisine düşen muhalefet seçmenine oluyor.

CHP’liler, uzun yıllardır ülkede iktidar olmak yerine partide iktidar olmayı önemsediler. İktidar olma oyununa bütün partileri CHP soktu. Kendi yaşadığı sosyolojik sıkışmışlık ve siyaset üretme nakısasını ittifaktaki bütün partilere yaşatmış oldu. Seçim gününden tezi yok, ana muhalefet partisinde genel başkanlık yarışı başlayacak. CHP’lilerin kendi elleriyle büyüttükleri bir hacıyatmaz var ki elinde olağanüstü derecede kara para imkânı olan bu figürle nasıl baş edileceğini zaman gösterecek.

İYİ Parti, seçime ittifak ortaklarından daha büyük iddialarla girdi. Türkiye’nin birinci partisi olmayı hedefledi. Altılı Masa’da yaşanan kriz sonucu daha önce eşi görülmemiş düzeyde lince ve tehdide maruz kalan İYİ Parti, inişli çıkışlı bir süreç sonunda ancak MHP kadar oy alabildi. Parti içerisindeki ülkücü kanadı tasfiye etme girişimi ise devam ediyor. Yapılan aday tercileri üzerindeki soru işaretleri partinin derin bir muhasebeye ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.

Siyasi arenada kim seçmenini koyun yerine koyarsa er geç kendi seçmeni tarafından cezalandırılır. Bu konuda en hoyrat davranan parti Yeşil Sol Parti oldu. “Küresel güçler ve Kandil böyle istiyor; Aleviliğini açıktan ilan eden solcu ve size yaşatılan travmaların gerçek sahibi CHP ile ittifak yapıyoruz; sizin iradenizin bizim kör ideolojimiz yanında ne kıymeti var ki?” şeklinde bir tavır sergileyen YSP seçimde ağır bir darbe aldı. YSP’nin suyu Kürtlerin suyunun tersine aktı.

Cumhur İttifakı, siyasetini halka doğrulattı. CHP ve İYİ Parti ise ciddi bir iç sorgulama yapmaya muhtaç. Millet İttifakı’nın diğer dört partisinin keyfi yerindeyken CHP kendi saflığına yanıyor.

 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
İhsan Aktaş