Seçimler, “yeni parti” ve 31 Mart hesapları
Bugün meydanlarda yaşanan sıradan bir yerel seçim rekabeti gibi görünse de hedefte Türkiye var, devletin bekası var, ülkenin geleceği var. Erdoğan’ın liderliğindeki “Cumhur ittifakı”nın amacı ülkenin mevcut istikametini korumak ve devletin bekasını sağlama alarak “Güçlü Türkiye” hedefine ulaşmaktır.
Batı tarafından desteklenen, arka planda FETÖ ve PKK’nın olduğu “Millet ittifakı”nın hedefi ise bu seçimlerde somut bir başarı elde ederek iktidarı zayıflatmak ve eski Türkiye’ye dönüş için kapıyı biraz da olsa aralamak! Bu noktada elle tutulur bir başarının sahibi olurlarsa asıl saldırı o zaman başlayacak. “Cumhur ittifakı” tökezlerse dört koldan saldırmaya başlayacaklar.
Hatırlayalım; 7 Haziran seçim sonuçlarının sonucu PKK’nın “çukur terörü” olmuştu. Bir zayıflık, bir kararsızlık, bir ikirciklik hali sezildiğinden, terör örgütü harekete geçirilerek Türkiye’nin Güneydoğusunda “özerklik” ilan edilmeye çalışıldı. FETÖ’nün, 15 Temmuz darbe kalkışmasını örgütlemesinin startı da 7 Haziran’dan sonra şekillenen aynı süreçte verildi. Yeni bir tökezlemenin ardından sokağın hareketlendirilmesinden tutalım, terör örgütünün ve yeni cuntaların örgütlendirilmesine kadar yeni bir dizi saldırı gündeme alınacaktır.
Buna bir süredir konuşulmaya başlanan “Yeni parti”nin devreye sokulması da dahil. Söz konusu “Yeni parti”nin hazırlıklarının başladığı alttan alta Erdoğan’ı topa tutan isimsiz, kimliksiz, ‘konsept’ yazıların sosyal medya mecralarında dolaşıma sokulmasından ve uyuyan hücrelerin uyandırılmış olmasından da net bir şekilde anlaşılıyor.
Erdoğan liderliğindeki AK Parti’nin birliğini bütünlüğünü dağıtmadan, arkasındaki toplumsal desteği zayıflatmadan hiçbir operasyonun sonuç alması mümkün değil. “Yeni parti”nin, muhalefet koalisyonunu tamamlayacak bir işlev görmesi planlanıyor. Ancak bu noktada da bütün hesaplar 31 Mart akşamı sandıktan çıkacak sonuca ayarlı. Sandıktan başarıyla çıkmış AK Parti ve Erdoğan’a hiçbir operasyon işlemez, bunu biliyorlar. Bu nedenle pusuya yatmış biçimde 31 Mart akşamını bekliyorlar.
Batı destekli muhalefetin hedefinde Erdoğan liderliğinde birleşen millet iradesi ve devlet içinde sağlanan birlik olduğunun altını özellikle çizelim. Millet iradesini bölmeden, devlet içinde ikilik çıkarmadan Türkiye’yi Ortadoğu denkleminden çıkaramazlar. Erdoğan, bugün milli iradeyi ve devletin birliğini simgeliyor. Türkiye’yi güçlü kılan da budur. İşte bu birliği dağıtmak, kırk parçaya bölmek istiyorlar. Başka türlü Türkiye’yi zayıflatmak olası değil.
Bu seçimlerin “beka sorunu” mu, değil mi sorusuna bir de bu açıdan bakmakta fayda var.