Sefil kurgular diktatörlüğü Batı
Çok uzun yıllardır, Hıristiyanlık Roma’nın resmi dini olmadan önceye kadar giden Batılı devlet sistemi, kurgu korkularla insanlara psikolojik şiddet uygulayarak diktatörlükler kuruyor. Hıristiyanlık, Roma’nın resmi dini olmadan önce, devletin dini dışında bir dine tabi olmak, devletin kutsalını eleştirmek, devletin belirlediği düşmanları düşman saymamak, devletin belirlemediği düşmanları, düşman saymak yasaktı.
Bu suçlara karşı acımasız ve baskıcı bir soruşturma sistemi yürütülürdü. Hıristiyanlık Roma’nın resmi dini olduktan sonra yasaklar arasından Hıristiyanlık çıkarıldı ama baskıcı acımasız sistem aynen devam ederek kendini Engizisyon olarak gösterdi. (1)
Engizisyon ajanları suçlar uydururlar, olmayan düşmanlar ilan ederler, vampirler, cadılar gibi yenilmez doğaüstü korkular yayar, yenilmez tehlikeli çetelerden söz ederlerdi. Orta Çağ tarihi kilisenin iktidarını koruyabilmek uğruna düşmanların inandırıcı olması için yaptığı sahte saldırılar, katliamlarla dolu. Yenilmez düşmanlar, görünmez tehlikeler insanları kilisenin (devletin) korunmasına mecbur ediyor bu sayede diktatörlük hayatta ve ayakta kalabiliyordu.
Batı bağnazlığı 2 bin 300 yıldır aynı taktikle ajanları vasıtasıyla safsatalar yayıyor ve insanlara psikolojik şiddet uyguluyor. 2 bin 300 yıl önce de safsatalarla psikolojik şiddet uygulamanın hiçbir cezası yokmuş şimdi de yok…
Show TV haber bülteninde “Önce bıçakladı sonra dövdü” diye bir haber yayınlanıyor. Yayınlanan görüntüye göre, Ordu ili Ünye ilçesinde yolun ortasında bir kızcağız bıçaklanıyor ve dövülüyor. Elbette polis harekete geçiyor ve olayın birkaç serseri tarafından kurgulanan bir tiyatro olduğu ortaya çıkıyor. Haklarında suç uydurmak fiilinden soruşturma başlatılıyor. Tam olarak engizisyon ajanlarının ”Burada vampirler var” diye bağırıp inandırmak için yalnız insanların boynunu ısırıp öldürmesi olayı işte bu.
İngiliz Kraliyeti’nin propaganda ekibi BBC, aralarında pornocuların ve PKK’lı teröristlerin olduğu oyuncu kadrosuyla “Başımı açtım özgürleştim” kampanyası yapıyor. Maksat örtülü hanımların baskı altında olduğu, zorla kapatıldığı propagandasını yaparken bir yandan da gençleri başını açmaya teşvik etmek… Tam olarak engizisyon ajanlarının ”Kutsal suyla yıkandım şeytandan kurtulup özgürleştim” kampanyası işte bu.
Medya buna benzer binlerce yalan haber, ajan provokatörlerle, hayali düşmanla, korkutma operasyonlarıyla dolu. Türkiye’de gerçekleşen sosyal devrimlerin meydana getirdiği en büyük değişimlerden biri de bu numaralara karşı toplumsal bağışıklık sistemimin gelişmesi oldu.
Gezi Parkı terörüyle yaşadığımız yüksek ateşli son ataktan sonra ülkenin bünyesi, bu hastalıklarla nasıl savaşacağını biliyor artık. Eskiden olsa tutturuyor, yutturuyorlardı; şimdi artık operasyonları birer birer patlıyor. Buraya kadar iyi gibi görünen bu durumun öte yandan başka bir tehlikeye de işaret ettiğini fark etmeliyiz. Numaraları tutmuyor diye vazgeçecek değiller. Öyleyse yeni umaralar bulacaklar.
Daha ince hesaplanmış, daha organize, daha detaylı operasyonlar. Sağ gösterip sol vurabilirler. Herkes ayaklanmayı LGBT’den beklerken mütedeyyinler aksiyona girebilirler yani. Eşeğin aklına karpuz kabuğu getirmek olmasın, “ilk defa bu yazmıştı” diye hedef saptırma saldırlarında kırmızı bayrak olmayalım diye yazmıyorum ama gavur deneyecek, kıyamete kadar deneyecek hem de… Bir yolunu bulacak, hiç bıkmadan yalan haberler yayacaklar, öyle ya da böyle bir yerden çatlayana kadar zorlayacaklar…
1) Encyclopedia of Religion (Macmillan Reference) 7. Cilt / Inquısıtion