Sezer parti kapattı, Cumhurbaşkanı oldu!

Okuduğunuz Yazı
Sezer parti kapattı, Cumhurbaşkanı oldu!

İçerik

10. Cumhurbaşkanı “Ahmet Necdet Sezer” bu göreve “Bülent Ecevit”in önerisiyle getirilmeden önce “Anayasa Mahkemesi Başkanı” idi. Sezer’in mahkeme başkanlığında Refah Partisi kapatılmış, kararı bizzat Sezer açıklamıştı. Fazilet Partisi için kapatılma davası sürerken AYM Başkanlığı’ndan Cumhurbaşkanlığına ışınlanmıştı!

Onu “Kırmızı ışıkta duran adam” diye tanıtsalar da onun döneminde uzun müddet “kırmızı ışıkta bekleyen ülke” olduk!

“SELAHATTİN DEMİRTAŞ” kararıyla Türkiye’ye müdahale etmesi istenen AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ (AİHM), Refah Partisi’nin başvurusunda 1998’den 2001’e “4 yıl boyunca” hiçbir karar veremiyor ve nihayet “Kapatılması iyi olmuş” diyordu! “Demirtaş’a özgürlük” diyenler o günlerde “evrensel düttürü” çalıyordu!

Demirtaş’ın tutukluluğu uzun sürdü de AİHM’in Refah davasına bakması kısa mı sürdü? “Aynı şey mi?” diyenler olacaktır. Tabii değil! RP’liler asla, “Sokaklarda direnin” diyerek onlarca insanın yerlerde sürüklenip öldürülmesine sebep olmamıştı.

DSP-CHP siyasi çizgisi “parti kapatan birini” milletin başına 10. Cumhurbaşkanı diye atamıştır! 

Bugün aynı siyasi çizgi, PKK destekçisi biri için alınan kararı; “AİHM böyle istiyor” diye “tıpış tıpış uyulacak” bir emir olarak görmektedir!

AİHM’in 17 üyesi var. Türkiye AİHM’deki 17 kişi tarafından mı yönetilip yönlendirilecek?

Hafıza tazeleyelim…

7 Mart 1983’ten 1998’e kadar Yargıtay ve AYM üyeliği yapan Sezer, 6 Ocak 1998’de AYM Başkanı olurken 16 Mayıs 2000’de Cumhurbaşkanı oldu. Yani zat-ı şahaneleri hem yargının hem yürütmenin başında bulunmuş hale geldi. Bu olay Türkiye tarihinde ilk ve tek vakadır!

Kenan Evren “ASKER” iken Cumhurbaşkanı olmuş, Sezer ise yargı üyesi bir “HÂKİM” iken Cumhurbaşkanı olmuştur. Sezer’i 1988’de AYM’ye üye atayan kişi zaten Kenan Evren’dir!

Ultra halkçılık!

AYM Başkanı olduktan 10 gün sonra, 16 Ocak 1998’de çiçeği burnunda Sezer, kameraların karşısına geçip; “Refah Partisi’ni kapattık” demişti. Rahmetli Erbakan ise bu olayı “Tarihin akışı içinde basit bir nokta” olarak niteleyerek metanetini korumuştu. Kimseyi sokakları yakıp yıkmaya davet etmemişti. Fazilet Partisi’nin kapatılma süreci de Sezer başkanlığında başlamış ve şimdi adı bile hatırlanmayan dönemin AYM Başkanı Mustafa Bumin 22 Haziran 2001’de “FP’yi kapattıklarını” açıklamıştı.

SORUYORUM; Refah’ı kapatan A.N.Sezer’e bir kere bile diktatör diyemeyenler, kararlarını sorgulayamayanlar, affettiği örgüt üyelerini görmezden gelenler nasıl oluyor da Recep Tayyip Erdoğan gibi halkın sokaklarından süzülerek gelmiş lidere “diktatör” diyorlar?

EL-CEVAP; Çünkü artık hortumlayamıyorlar. Vatandaşın gavura boyun bükmesini sağlayamıyorlar. Milletin kutsalına salyalarını akıtamıyorlar. Alçaklık yaptıkları çukurlarda debeleniyorlar!

SORUYORUM; Demirtaş’ın halkı sokağa çağırması sonucu etrafı ateşe verenler halk mıydı yoksa teröristler miydi? 6-8 Ekim 2014 olaylarında 50 kişi niçin öldürüldü? Aynısı Paris’te, Berlin’de, Londra’da olsa ne olurdu?

CEVABI ORTADA; 4 tane Charlie Hebdo’cunun öldürülmesi üzerine OHAL ilan eden Avrupa herhalde 50 vatandaşı yerlerde sürüklenerek öldürülseydi bunun müsebbiplerini “uzun-kısa tutukluluk” demeden yargılar ve hükmü ağır olurdu!

HUKUK MU?  Hiçbir delile dayanmadan terör örgütü lideri ilan ettiği birini mahkemeye bile çıkarmadan nerede olduğu belirsiz bir okyanusun dibine atan ABD hukuku mu?Binlerce teröriste kucak açan Almanya hukuku mu? 10 yaşındaki çocukları kelepçeleyip sorgu odalarına götüren Fransa hukuku mu? Fehriye Erdal’ı keyifle muhafaza eden Belçika hukuku mu?

Hümanistiz, ülkücüyüz, millî görüşçüyüz, Türk veya Kürt hakkı savunucusuyuz, İslami tabana hitap ediyoruz, liberaliz diye “tek çatı altında toplanmaya çalışanlar” yine tek ses olmuş bağırıyor; “Selahattin Demirtaş serbest bırakılsın” diyorlar!

HÜLÂSA;

Refah Partisi’nin kapatılmasını ve siyasi yasakları “haklı bulan” AİHM asla güvenilir bir hukuk birimi olamadı! Bana sorarsanız; Demirtaş’ın eldeki mevcut delillerle yargılaması tamamlanabilir diye düşünüyorum. “Karar verilebilir” demekle “Hemen bırakın” demek çok farklıdır! Ortada katil sürüsü PKK güdümündeki bir siyasetçi var! Türkiye; AİHM’in ve içerideki uydu siyasetçilerin elindeki menfur söylemleri de boşa çıkarabilir. Karar mahkemelerindir. Ancak AİHM’in bile ancak 1 sene 10 ay içinde açıklayabildiği Demirtaş kararı üzerinden kimse “uzun tutukluluk” diyerek PKK’nın ve arkasındaki Türkiye düşmanlarının çanak anteni gibi davranmasın!

 

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hacı YAKIŞIKLI