Şımarık komşu
Yunanistan’da düzenlenen bir tartışma programında konuşmacılar ülkelerinin Türkiye karşısında aldığı yanlış kararlardan, Almanya ve ABD’ye bir kez daha güvenerek hata yaptıklarından ve yapayalnız bırakıldıklarından yakınıyorlardı. Ancak yanlış bir yolda ilerlediğini fark etmesine rağmen Yunanistan yine de bildiğinden şaşmayarak sırtını Avrupa Birliği’ne dayamaya devam ediyor.
Her ne kadar Washington’un EastMed projesine destek vermeyeceğini açıklaması ve Türkiye’nin uzun süredir çalkantılı ilişkiler yaşadığı İsrail, Mısır ve BAE gibi ülkelerle ilişkilerini düzeltmek için harekete geçmesi Yunanistan’ın moralini bozsa da, Atina, Türkiye karşıtı siyasetine son sürat devam ediyor. Dün Yunanistan Meclisi’nde 3 Fransız fırkateyni ve 18 Rafale savaş uçağına ek olarak 6 yeni Rafale daha alınmasını içeren silahlanma programı onaylandı.
Peki silahlanmaya ayırdığı bütçe giderek artan Yunanistan’ın ekonomisi çok mu iyi gidiyor? Tabii ki de hayır. Birkaç temel veri ve rakam paylaşmak gerekirse özellikle 2010 yılında Yunanistan iflasın eşiğine gelmiş, krizi AB, Avrupa Merkez Bankası ve IMF’nin kendisine 2018 yılına kadar 8 yıl boyunca dayattığı bir ekonomik kurtarma programını uygulayarak zar zor atlatabilmişti. Bu süreçte 450 reform gerçekleştirilmiş, 4 yılda 8 hükümet değişmiş, şiddetli protesto gösterileri düzenlenmiş ve halk 2060 yılına kadar borç ödemeye mahkûm edilmişti.
2020 yılında, pandeminin de etkisiyle ülkenin ekonomisi yüzde 8,2 daraldı. AB üyesi ülkeler arasında, Yunanistan hala kamu borcunun GSYH’ye oranının en yüksek olduğu ülke. 2021 yılının üçüncü çeyreğinde bu rakam yüzde 200,7’yi buldu!
Hal böyleyken iktidardaki partiler, halkın dikkatini ekonomik sorunlardan “güvenlik” sorunlarına çekmeye çalışıyorlar. Popülist söylemler ve “milliyetçilik” kartı, başarısızlıklarını saklamak için ellerindeki en önemli koz.
Bugün Yunanistan, Türkiye’nin Ege denizindeki faaliyetlerini bahane ederek ve 1947 Paris Anlaşması ile 1923 Lozan Anlaşması kurallarını ihlal ederek bölgedeki adalarını silahlandırıyor. Antalya kıyılarına 2 kilometre, Atina’ya 558 kilometre uzaklıktaki Meis adasını bahane ederek 40 bin kilometrekare deniz yetki alanına sahip olduğunu iddia ediyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, ülkenin 2020 yılında yaşadığı ekonomik daralmaya rağmen 2021 yılı için savunma bütçesini tam 5 kat arttırması ve 2,5 milyar euro ile son 11 yılın en yüksek savunma bütçesini açıklaması Türkiye ile yaşadığı gerginliğe tuz biber ekti.
Peki Yunanistan, topraklarını ABD’nin sınırsız kullanıma açarak, her geçen gün daha da çok AB’ye bağımlı hale gelerek doğru mu yapıyor? Elbette hayır. Sırtını Batı’ya yaslamaya çalışan Ermenistan gibi diğer komşu ülkelerin neler yaşadıklarına hepimiz şahit olduk. Dağlık Karabağ meselesinde Fransa’da yaşayan Ermeni diasporası, Fransa’nın meseleye müdahil olması ve Ermenistan’a yardım etmesi için Macron hükümetine baskı uygulamış, ancak beklediği sonucu elde edememişti. Bugün ise bir zamanlar Türkiye’ye karşı son derece düşmanca söylemleri olan Ermenistan Başbakanı Paşinyan, ülkesinin Türkiye ile ön koşulsuz ilişkiler kurmak istediğini açıklıyor.
O zaman ümit ederiz ki yol yakınken Yunanistan da hatasından dönerek Türkiye ile yakın iş birliğinin kendisi için diğer bütün seçeneklerden daha faydalı olacağını idrak eder. Ne de olsa bir Türk atasözünün de çok güzel ifade ettiği gibi, “Komşu komşunun külüne muhtaçtır…”