Sıradanlaşan Chp Taktiği
Dünden bugüne değişen bazı şeyler var.
Darbe isteği, arzusu, özlemi çekenler mevcut. Ve fakat bunu gerçekleştirecek bir ordu yok.
Darbe yok, muhtıra yok… En azından elde var olanlar üzerinden yürümek lazım diye düşündüler herhalde.
Emekli amiralleri organize eden üst akıl, siyasete ayar veren, siyasete sınır çizen bir bildiri yayınladı.
Yayınladı ama yine ters tepti. Millet, ciddi bir tepki ortaya koydu.
Şunu artık iyi biliyoruz.
Tutmayan bir bildiri, gerçekleşemeyen bir darbe varsa CHP, suçlamayı direkt iktidara yöneltiliyor.
Olması gereken; iktidarıyla, muhalefetiyle cuntaya karşı durmaktır. Ama cuntanın açacağı yoldan bir siyasi kariyer planınız varsa siyasi etik bakımından da dik durmanız mümkün değildir.
15 Temmuz sonrası ortaya atılan “tiyatro” söylemini, bildiri üzerinden iktidara yöneltilen “mağduriyet” iddialarını artık daha net görüyorsunuz sanırım.
DARBELER TARİHİNDE YENİ BİR SAYFA
Türkiye’de gerçekleşmiş darbelere baktığımızda ortalama on senede bir başarıya ulaşmış bir girişim görürüz. Bu alışılmış düzensizlik, 27 Nisan E-Muhtırası (2007) ile bozguna uğramıştır. Ve darbeler tarihinin yönü değişmiştir.
Ardından gelen tüm girişimler de akamete uğratılmıştır. 17-25 Aralık Yargı Darbesi Girişimi (2013), 15 Temmuz Darbe Girişimi (2016) ve şimdi de emekli askerlerin “ayar verme” girişimi. Tümü reddedilmiş ve çöpe atılmıştır.
BİLDİRİNİN ANALİZİ
103 Emekli amiralin gece yarısı yayınladığı bildirinin amacı neydi?
Bu bildirinin amacı; toplumun nabzını ölçmekti. Toplumda darbe karşıtlığı refleksinin seviyesini görmek istediler. Tepki zayıf olsaydı, büyük ihtimalle el yükselteceklerdi. Bildiri, muhtıraya, muhtıra da darbe girişimine dönüşebilirdi. Şimdi olayı kapatma derdine düştüler.
*
Bildiri ne diyor? Bildiri Kanal İstanbul’u, Montrö anlaşmasını konu alıyor. Bu kapsamda metin, seçilmiş siyasetçiye sınır çiziyor. Şuna karışamazsın, bunu yapamazsın, onu diyemezsin… Siyasete ayar çekmek tam da böyle bir şey. Net bir ilkenin altını çizelim.
Gündemde Montrö falan yok ama siyaset bunu konuşmak isterse gündemine alır. Siyaset çözüm mekanizmasıdır. Devleti ve milleti ilgilendiren her konu siyasetin alanına girer.
Kimse milletin iradesine ipotek koyamaz. * En temel nokta: Bildiriye imza atan emekli amirallerden biri, “yasal hakkımızı kullandık” demiş. Bu ülkede her konu üzerinden yorum yapılabilir.
Herkes bireysel olarak fikrini beyan edebilir, eleştiri yapabilir fakat emekli de olsa askerler organize biçimde bildiri yayınlayamaz. Kolektif hafızamızda demokrasiyi inkıtaya uğratan travmalarımız var. Ne yapmaya çalıştıklarını çok iyi anlıyoruz.
*
Üç önemli husus:
1- Bildirinin zamanlaması : Darbeler gece olur malum. Bildiri de gece yarısı yayınlandı.
2- 103 rakamı da yine zamanlama üzerinden mesaj taşıyor. Aslında 104 kişi imza atmış fakat iki kişiyi aynı şekilde rakamlandırmışlar. Bildiri, 15 Temmuz’un yıldönümüne 103 gün kala yayınlandı.
3- Metinde Atatürk’e çok sık atıfta bulunularak adeta Atatürk araçsallaştırılmış. Atatürk’ü paravan yapanlar ülke demokrasisine büyük zarar veriyor. Hatırlayın, FETÖ darbe girişiminde de Yurtta Sulh Konseyi adıyla yine aynı vurgu vardı. *
Bildiriye imza atan profil:
Emeklilerden biri, bir TV kanalında yaptığı açıklamada, PYD’nin bize komşu olmasının bir sakıncasının olmayacağını söylüyor. PYD için “zaten seküler bir yapı” diyor. PKK’nın yan kolu hakkında bu yönde yorum yapan bir kişi, millilikten bahsedebilir mi? Varın gerisini düşünün.
*
Sonuç: Darbe iması yapan hiçbir bildiriye, muhtıraya, darbe girişimine geçit yok. Bu da böyle biline. Söyleyecek bir sözünüz varsa, siyasete girersiniz. Sandık neyse sonuç da odur. Çözümü sokakta, cuntacılıkta, yabancı devletlere piyon olmakta arayanlar yanlış yapar. Bu millet artık çok daha şuurlu, demokrasi konusunda bilinçli. Hiçbir darbe gerekli olamaz. Tüm darbeler kötüdür. Darbecilik oynamak isteyen herkes de bedelini öder.
*
Abdürrahim Karakoç cuntacılara şiiriyle çok güzel bir cevap vermiş.
Gölgelikte uyuklayan miskin at,
Arpa dolu torba görür rüyada,
İtibarı sarsılmış bir gavat,
Yatar kalkar darbe görür rüyada.