Sırrı Sakık ve yeni denklemler!
Sırrı Sakık’la bir buluşma gerçekleştirmek üzerine anlaştık, Allah nasip ederse uygun vakitte buluşacağız. Sakık’la; “Hüda şahittir ki birbirimize düşman değiliz” düşüncesinin gerçekleşmesi için aynı noktadayız ama tümüyle aynı görüşlere sahip olmamakla birlikte “konuşmak” üzerine bir zemine inanıyoruz. Geçen haftaki yazım üzerine Sakık sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Beni bir haber için aramıştı. Ben de “Cevap yazmak isterseniz atın, aynen yayınlanır” dedim. Çünkü biliyorum ki Akit yöneticileri karşılarında kim olursa olsun cevap hakkını kullandırmada çok titiz davranıyorlar. Ancak kendisi buna gerek olmadığını söyleyince konuşma başka bir zemine döndü ve ben de “Sırrı Bey dertleşmek için veya kendini ifade etmek için aramış olmalı” diye düşündüm. Neticede önemli olan hakikatin kendisidir.
“HDP’LİLER PKK’YA İTİRAZ
EDEMEZLER Mİ?”
PKK ile Kürtleri kesinlikle aynı kefeye koymuyorum, mümkün mü Allah aşkına! Diyarbakır’da “evlat nöbeti” tutan aileleri eylemin ilk haftasında ziyaret ettim. Aralarında Türkçe bilmeyen anneler vardı, evlatlarını PKK’nın elinden istiyorlardı. HDP İl Binası’nın önünde onları dinledim, röportajlar yaptım. HDP’nin PKK destekçisi bir parti olduğunu da açıkça söylüyorum. Benim söylememe gerek yok; zaten kendileri açıkça söylüyorlar. Lakin HDP içinde hâlâ “PKK’ya itiraz etme potansiyeli taşıyanlar” var. Bir değişim yaşanacaksa bunu onlar başlatabilir ve bu “değişim” asla bir “çözüm süreci” değil çok daha farklı yol olabilir. Bunlar kesinlik kazanmış mevzular olmamakla birlikte toplumsal tabanı olan ve derinden gelen bir sesi barındıran güçlü bir yeni dalga olma potansiyeli taşıyor.
“ÇÖZÜM SÜRECİ ARTIK OLMAZ, AMA
YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM”
Net gördüğüm bir durum var; o da “çözüm sürecine” benzer sürecin tekrar yaşanmayacağı! O bir süreçti, fırsatlar verildi, fırsatlar tepildi, konuşuldu, susuldu! Herkes eteğindeki taşları alabildiğine döktü! MHP süreci protesto etti ama tamamen yok saymadı. Çünkü sürecin sonunda PKK’nın silah bırakması beklendi. Bırakmadılar, HDP de onları desteklemekten vazgeçmedi. Şu anda PKK ile mücadele gayet sağlam yürüyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın belirlediği “terörle topyekûn mücadele politikası” meyvelerini verdi. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım!
Peki, HDP nerede? 6 milyon oy almalarına rağmen HDP’li milletvekilleri kendilerini “yokluk” içine hapsettiler. CHP ve İyi Parti açık açık “HDP ittifak ortağımızdır” diyemiyor, onları toplumun önünde yok sayıyor, öteliyor, görmezden geliyor! “HDP Cumhur İttifakı’na katılsın” falan da demiyorum yahut böyle bir yol açma telaşında değilim; ben sadece durum tespiti yapıyorum.
Sormak gerek; siyasi hayatının bitmesini göze alarak büyük bir süreci başlatan, Kürtçe kanallar ve kurslar kurulmasının önünü açan, şehirleri modernize eden Başkan Erdoğan iken nasıl oluyor da kendilerini “kabul etmeyen” ittifaka destek veriyorlar?
Amaç; “Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin?” mantığında mı düğümleniyor? Ne olacak Erdoğan gidince? Daha çok özgürlük ve temiz hava mı üflenecek şehirlere? Yoksa “ayrı devlet” mi kurulacak? Ayrı devlet kurulunca Kürtçe’ye yeni kelimeler mi eklenecek? Mutfaktaki kurufasulye daha güzel mi pişecek? Ne olacak?
PKK’nın bitişinden Kürtler memnun değil mi? PKK destekçisi bir parti olan HDP 6 milyon oy alıyor ama PKK dağa götürecek adam bulamıyor! Şu anda 320 terörist kalmış vaziyette! Oy verenlerin %1’i bile lojistik olarak PKK’yı desteklemiyor.
HDP’ye oy verenler PKK’yı desteklemiyorsa neden bu siyasi parti hâlâ PKK’dan kopamıyor?
“PKK siyasetimizin parçası değildir” diyebilecek yepyeni bir siyasi parti HDP’den ayrılanlar tarafından kurulamaz mı?
CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi çatır çatır “gizli ittifak” yapıyor. Nasıl gizlilikse artık?? Biri yersen solcu, biri yersen ülkücü, biri yersen milli görüşçü, öteki de “hani bana hani bana” diyor!
Başkan Erdoğan’ın Kürt-Türk ayrımı yapmadan tüm Türkiye’ye yaptığı devasa hizmetler ortada, ki bunu siyasi zemin olarak söylemiyorum. Devlet Bahçeli; “Kürt ne kadar Kürtse o kadar Kürtüz, Türk ne kadar Türkse o kadar Türküz” diyerek tarihi ve sosyolojik gerçeği özetlemişti. Ne eksik?
HDP’nin içinde vicdanını henüz tamamen kaybetmemiş isimlerin PKK’dan azade parti kurması mümkün değil mi? Gizli ittifaklarla yamanmayan, PKK’yı “Kürtlerin arasından çekilmesi gereken örgüt” olarak gören bir parti!
Konu o kadar uzun ki daha söyleyeceklerim var ama yazının da sonuna geldik. Allah terörün kökünün tamamen kuruyacağı günleri bize göstersin. Kürtlerin de Türklerin de “Tam Bağımsız Türkiye” diyerek ülkemizin dünyanın bir numaralı devleti haline geldiğini görmelerini nasip etsin! Bizim kardeşliğimiz öyle tarihî ve öyle sağlam ki Allah’a hamdolsun “bir başın iki gözü” gibiyiz! Görelim mevlâm neyler, neylerse güzel eyler!