SİYONİZM BARZANİ’YE İDAM SEHPASINI GÖSTERDİ
Barzani Reis’e gelinceye kadar ki süreçte devlet yöneticilerimizden kimlerle görüştü diye sormak lazım.
Peki Barzani Demirel’den Çiller’e, Özal’dan Mesut Yılmaz’a kadar devam eden silsile içinde ve buna Abdullah Gül’ü de dahil edersek yaptığı görüşmelerde ne konuştu sizce?
Birilerinin BOP MOP HİKAYESİ üzerinden belaltı saldırmalarının hedefine neden konuldu Reisimiz?
Demek ki mesele Barzani ya da Reis değil!
Daha önce de ifade ettiğim gibi mesele bölgedeki aktörlerin Akdeniz koridorunu paylaşamama ve bunun üzerinden asimetrik olarak bölgenin belirleyici güçleri Ankara ve İran’ı pasifize edip, kapıştırma hamlesi olarak tezahür ediyor.
Yani filler ve çimler denklemi..
Dört bir ağızdan hala neyi bekliyoruzun dillendirilmesi var.
Eğer bu noktada devlet politikaları belirlenecekse o zaman Reisimizde Musul, Kerkük bölgelerinin Türkiye’nin toprakları olduğu gerçeğinden hareketle bölgedeki aktörlere gözdağı olsun diye referandum yapsın!
Öyle değil mi?
Türk halkının kararı o toprakların anavatana dahil edilip edilmemesi üzerinde şekillenir mi?
Kimse itiraz edebilir mi?
Peki bu bizim Uluslararası anlaşmalardan doğan hakkımız mı?
Evet!
Neden?
Çünkü bölgenin demografik ve coğrafi bütünlüğü bozulalı yıllar geçti..
Şimdi kurumsal kimlikle olayı oturtmaya çabalıyorlar.
Referandumla nabız yokladılar.
O zaman saldırıp alalım haklarımızı!
Eğer Reis bu emri vermiyorsa demek ki ifade ettikleri blöfmüş deme ahmaklığına düşenler var.
Bakın bir gece sürmez belirlenen bölgeleri topraklarımıza katma hamlemiz.
Peki mesele bu mudur sizce?
Şekillenen, kurgulanan oyunun diyalektiğini iyi görmek lazım.
Coni İngiltere’den bölgedeki yeraltı kaynaklarından faydalanma limitini doldurduğu için bu bölgeden elini çekmesini istiyor. Bunun için de İsrail’in güvenlik gerekçeleri üzerinden adımlar ve söylemler geliştiriyor ki, siyonist baronları ikna edip yanında durmaya çağırıyor.
Kısacası asıl aktörlerin alt planındaki aktörlerin de pasifize edilmesi gerekiyor.
Kim var?
İran ve Türkiye!
O zaman öyle bir denklem kurulmalı ki pkk’nın legali illegali karışmalı, belirleyici aktörlerin bunlar üzerinden kavgaları büyütülmeli ve demografik parçalanmadan paylarını alabilmeliler..
Bu sebeple İran ve İsrail’de sevinç gösterileri tertip edildi.
Peki Rusya, Çin, Fransa neden ses çıkarmadı?
Çünkü onlar sus payına razı edildiler.
Şimdilik beklemeleri ve oyuna dahil olmamaları istendi.
Peki ne zaman devreye girecekler?
Ankara harekâta başladığı anda!
Peki ne diyecekler?
‘
İşgal sürecinin cezası ve yaptırımları var. Buna seni zorlarız’ denilecek.
Ankara bunları gördü mü?
Elbette gördü!
Şimdi Ankara durum gardını aldı.
Pkk temsilcileri ile Coni Süleymaniye’de ortak anlaşmalar yaptılar!
Bölgede bizi ablukaya alacak süreci başlatmak için bekliyorlar.
Barzani ve Pkk’yı aynı söylem üzerinde birleştirerek isteyen siyonizmin hamle yapmaları bekleniyor.
Ankara aksi bir açıklama yapılmamasının teyidini istiyor.
Teyid alınmadığı sürece legal duruma dönüştürmeleri bitirilen Pkk’ya dönük darbe yakındır!
Kimse Ankara’nın tavrını blöf olarak algılamasın, algı operasyonlarına aparat olmasın.
O topraklar alınacaksa alınır!
Yani Ankara strateji geliştiremedi değil, Ankara geliştirdiği strateji ile temkinli hareket etme sürecinde!
Dikkat edin tüm aktörler birden sahaya döküldü. Türkmen katliamları, Suriye katlıiamları, Esed, İran, Haşdi Şabi, Daeş bile pozisyona sokuldu.
Sahi Daeş referanduma sevindi mi sizce?
Aldığım bilgi Daeş’e yeni görev verildiği yönünde.. Ankara’nın hamlesine göre hamle yapacaklar.
Bu haberin ardından Coni Roma’da bir buluşma tertip ediyor, buraya Pkk ile Suriye muhaliflerinin de katılımını istiyor. Suriye muhalefeti Pkk varlığından dolayı katılımı reddediyor.
Peki soru şu.
Coni Pkk ile Barzani temsilcilerini biraraya getirecek mi?
Belçika’da da bunun hazırlığı yapılıyormuş.
Bilinsin istedim..
Daha önceki yazımda ifade ettiğim gibi
Coni Birleşik Kürt Devletleri modelinin peşinde!