Siz kimsiniz?
Lafı evirip çevirmeden en baştan söyleyeyim. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na sormak istiyorum:
-Biz, CHP’yi yasal siyasi parti olarak görüyoruz. Yoksa siz, suç ve suçluyu destekleyip öven bir yapı olarak mı değerlendiriyorsunuz?
Cevabını da bekliyorum…
Şimdi, “Bu da nereden çıktı?” demeyin. Bu soruyu sormamı gerektirecek pek çok olay var. En sonuncusu da Adana’da yaşandı.
CHP’nin Yüreğir Gençlik Kolları Başkanı Eren Yıldırım, yanına biri hırsızlık, diğeri kasten yaralama suçundan sabıkalı iki kişiyi aldı. Onlara anası, babası ve kardeşi eklendi. Bu salgın sürecinde halka yardım götüren Kaymakam Oğuzhan Bingöl ve yanındakilere saldırdı. Vefa Sosyal Destek Grubu’nun çalışmaları engellenmeye çalışıldı. O grup ki, Yüregir’de 90 bin yoksula ayni ve nakdi yardımda bulundu.
Bu, halka karşı bir eylem aslında!..
İlaveten, devlete yönelen bir saldırı. Çünkü, kaymakamlar devleti temsil eder. Başkanlık Sistemi’ne geçildikten sonra yapılan bir düzenleme ile kaymakamlara “Cumhurbaşkanı’nı temsil etme ve idari yürütme vasıtası olma” görevi de verilmiştir.
Çoklu ve aynı zamanda belli mesajlar içeren bir suç var ortada!
Yasal ve yasalara saygılı bir siyasi partinin, böyle bir olay karşısında o elemanını çöpe atması gerekir. Yetmez, bir de halktan özür dilemesi beklenir. Bu, bütün siyasi partiler için geçerli.
Peki, CHP ne yaptı?
Bu hukuksuzluğu sergileyip suç işleyen kişiye en üst düzeyde sahip çıktı. Önce Parti Sözcüsü Faik Öztrak olayı sahiplendi. Ardından da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Eren Yıldırım’ın ailesini arayıp destek çıktı. Durum bu olunca diğer parti yöneticileri de ortaya döküldü…
İşte o yüzden Kemal Bey’e soruyorum:
-Siz, kendinizi suç ve suçluyu desteklemekle görevli olarak mı görüyorsunuz?
Gerçekten merak ediyor ve cevap bekliyorum.
***
Bu olay bana 1977’deki 11 ayaklı CHP Hükümeti’ni hatırlattı.
Türkiye seçimden çıkmış, birinci parti olan CHP, hükümet kurmak için yeterli sayıya ulaşamamıştı. Hemen “vekil pazarları” kuruldu. Güneş Motel’deki görüşmelerin sonunda eksiği tamamlamak için AP’den 11 vekil ayarlandı. Çoğu da bakan yapıldı bunların.
Gümrük ve Tekel Bakanlığına getirilen Tuncay Mataracı çok çarpıcı bir örnektir. Bütün bakanlığı haraca bağladı. Gümrükler, Yol Geçen Hanına döndü. Her türlü kaçakçılık için tarifeler belirlendi. Kaçakçılar bayram yaptı. Hatta bizzat Mataracı tarafından bakanlığa alınacak odacı kadroları bile satışa çıkarıldı.
Bunların tamamı 1980 sonrası oluşturulan Soruşturma Komisyonu tarafından ortaya çıkarıldı. Tuncay Mataracı, Yüce Divan’da yargılanıp cezalandırıldı. Yıllarca hapis yattı.
Tahliye edildiği gün, bir grup kapıda kendisini karşıladı. Mataracı omuzlara alındı. “Türkiye sesinle gurur duyuyor” sloganları atıldı.
Şimdi soruyorum:
-Ne farkı var, bugün sergilenenlerin?
Her ikisi de suç ve suçluya destek vermek ve hukuksuzluğu kutsamak değil mi? Hani “temiz toplum” arayışı içindeydi CHP? Nereye gitti “Hak, hukuk ve adalet” nutukları?
Bu yaşananlar rezalettir…
Hiçbir siyasi partiye yakışmaz böyle bir görüntü. Sadece aşiret ve kabile topluluklarında görülür.