Şovların en kötüsü mezarda yapılandır

Okuduğunuz Yazı
Şovların en kötüsü mezarda yapılandır

İçerik

“Mezar arasında harman olur mu? Kama kurşun yarasına derman olur mu?” diye bir türkümüz var. Evet, mezar arasında harman olmaz.

Makberler yani mezarlar ve mezarlıklar; insanlara emanet edilen bedenlerin gömülü olduğu birer emanetçi dükkânı gibidir. Dönüp dolaşıp geleceğimiz nihai noktadır. Yerin yaklaşık 2 metre altına hepimiz tabii ki Allah nasip ederse gömüleceğiz. Kıyametin beklendiği yerdir makberler!

Bu açıdan türbeler de anıtkabirler de birer mezardır. Buraları ziyaret etmekte sakınca yoktur; ancak burada yatan kişilerden medet umulmaz, buraya yatan kişilere “mesaj” verilmeyeceği gibi herhangi bir “mesaj” vermeleri de istenemez. Ben bugüne kadar kafasını kaldırıp da mesaj vereni görmediğim gibi “mesajınız iletildi” şeklinde bir geri bildirim olduğuna da şahit olmadım.

Değil mi ki bizim sevgili Peygamberimizin (sav) bile bir mezarı vardır. Hz. Muhammed’in (sav) kendisine emanet edilen bedeni her insan gibi Allah’ın izniyle defnedilmiştir. Bizler Peygamberimizin(sav) izinden gitmeye gayret eden insanlarız; dileyen başkalarının izlerini takip ediyor zaten. Bu konuda herkes özgür ve biz inanıyoruz ki, “Büyük mahkemede” yani Allah’ın huzurunda tüm gerçekler zerresine varıncaya kadar ortaya çıkacak. Bu dünyada “okunamayan kalpler” ahrette şahitler olarak karşımıza çıkacak. Allah, dünya imtihanını kendi rızasına uygun geçebilen kullarından eylesin bizi! Necip Fazıl Kısakürek bir şiirinde;

“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber.

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?

Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!

Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun”

diyerek bir hakikati dile getirir.

Anıtkabir’de Mustafa Kemal’in cansız bedeni bulunuyor.

Bu mezarın üstüne mermer mozole de koysanız, altın gümüş de koysanız fark etmez. İnsan neticede küçücük bir dikdörtgen çukur içinde kıyameti bekliyor. Önemli olan zaten mezar değil; o mezara girmeden önce yani yaşadığınız vakitlerde neler yaptığınız veya neler yapmadığınız? Bu hepimiz için geçerli!

Birileri illa “Atatürk” diyeceksiniz şeklinde dayatma yapıyor. “Heykeller karşısında illa dikileceksiniz” diyerek insanları zorluyorlar. Bunlar birer ideolojik takıntıdır. “Saygı duymak” ile “zorla dayatmak” arasındaki farkı anlamayanlar toplumu gerenlerdir.

Mansur Yavaş’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ilk icraatının Ulus Meydanı’nda bulunan “Ata binmiş Atatürk” heykelini itfaiye yardımıyla yıkatmasının ardında yatan sebepler belli! Oysa kendisi mesela 15 Temmuz Gazilerini yahut terörle mücadele ederken yaralanan gazilerimizin ve şehitlerimizin ailelerini ziyaret etse; aşevlerini ziyaret edip bilgi alsa; yetimhanelere gidip çocuklarla buluşsa daha güzel ve toplumsal bir mesaj olmaz mı? Ona oy veren yahut vermeyen herkes bundan memnun olmaz mı?

Aynı şekilde Ekrem İmamoğlu da seçimin ertesinde ilk iş olarak “mezarlığa” gitti. Mesajlarını mezarlıklardan veren insanların “yaşayanlara” hizmet etme amacını güttüğünü sanmıyorum.

Amacım “Atatürk düşmanlığı” falan değil! Kendisi savaşmış bir komutandır; eğrisi vardır doğrusu vardır. Kılık kıyafetle ve alfabeyle uğraşmasını hiç doğru bulmadığım bir yöneticidir. Yerli hamle girişimlerini ise takdir edebiliriz. Ölenlerin yaptıklarından ilham alınabilir, mezarları ziyaret edilebilir. Ancak onlar üzerinden insanlar ezilmez, ezilemez!

Bugün Anıtkabir maalesef “şov alanına “dönüştü. Maksat Mustafa Kemal’i ziyaret edip, ruhuna bir Fatiha okumak ve onu yâd etmek değil; onun üzerinden “belki yaşasa onun bile tasvip etmeyeceği” mesajlar vermek!

Mustafa Kemal sizin mazbatanızın onaylanacağı yer mi? Tamam gidin ziyaret edin de kendinize bir mezarlığa giderek “meşruiyet kazandırma” çabasından vazgeçin.

“MAZBATA”

Binali Yıldırım da Ekrem İmamoğlu da 4’er milyon oy aldılar. Aradaki fark 29 bin idi ve şimdi 13 binlere kadar düştü. Aradaki oyların “çalındığı” CHP’li yöneticiler ve müşahitler tarafından da kabul edildi.

İtirazlar sürüyor. Ancak bu esnada Ekrem İmamoğlu “en başından beri” mazbata istiyor. Bunun için Anıtkabir şovu yeterli olmayınca şimdi de “stadyumlarda” taraftarlar üzerinden siyaset yapıyor.

Hülâsa: Anıtkabir şovu, taraftar kışkırtması derken; tamamıyla Gezi Parkı kokuyorsun Bay Ekrem!

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hacı YAKIŞIKLI