Suriye ile barış! Hem de hemen şimdi!
Bölgemizi gözlemleyen uluslararası kuruluşlar, Irak ve Suriye’deki hareketliliğin arttığını işaret ediyorlar. ABD güdümünde olmadığını düşündüğüm kuruluşların son aylık raporlarında, Irak ve Suriye’deki hareketliliği açıklamanın kolay olmadığını belirtiyorlar.
Denizin içindeki balıkların suyun farkında olmadığı metaforu ne kadar geçerlidir bilemem, ama özellikle siyasal partilerimiz arasında dış politika konusunda bir uzlaşma olmamasının yol açtığı kısır tartışmalar, bazen, sadece göllerin-nehirlerin değil, koca okyanusların bile görülmesini önleyebiliyor. Bu gibi durumlarda dışarıdan bakan ve olayları, onlara duygusal anlamlar yüklemeden sayanların raporları yararlı oluyor.
Bizim sadece şehit haberleri vesilesiyle dikkatimizi çeken Irak’taki terörizmle mücadele çabasındaki artış bu raporlara yansıyan unsurlardan biri. Ancak dikkat çekici nokta, Türkiye’nin Dohuk ve Erbil’de zırhlı araç ve asker mevcudunu arttırmasının yanı sıra, PKK teröristlerinin de sızma ve benzeri eylemlerinin daha sık ve daha büyük bir güçle yapıldığına ilişkin kayıt. Bir raporda, bölgede Haziran ayında 436 çatışma meydana gelirken bu sayının Temmuz ayında 590’a çıktığı belirtiliyor.
Irak harekatı, Suriye ve Irak sınırları boyunca oluşturulmaya yönelik “derin güvenlik koridoru” çalışmalarının bir parçası. Bu çalışmaya rağmen, Suriye’nin Türkiye ile ilişkilerini normalleştirme çabalarında bulunduğu haberi, Suriye’nin kuzeyinde de terörist faaliyetlerinin artmasına yol açmış görünüyor. Raporlara göre, PKK’nın Suriye’deki uzantıları, Suriyeli Kürtleri de Beşar Esad aleyhine kışkırttılar, ancak istedikleri ölçüde sonuç alamadılar. Halep ve İdlib’de 23 kasabada 55 gösteri kaydedildi; özellikle Türkiye’deki Suriyeli mültecileri hedef alan olayların istismar edildiği gösterilere yerel aşiretlerin de katıldığı gözlendi.
Suriye hükumet kuvvetleri ile ılımlı muhaliflerin milis örgütü, Afrin’de Türk askerleri ile silahlı çatışmaya giren PKK unsurlarına karşı önlem aldı ve gösterilere katılan 50’den fazla yerel aşiret mensubu ve PKK’lı terörist gözaltına alındı. Haberlere göre, Suriye ordusu yerel aşiretlerle anlaşmazlıkların büyümemesi için, gözaltına alınanları salıveriyor.
Burada dikkat çekici nokta, Suriye ile Türkiye ilişkilerinin normalleşmesinin, Esad kuvvetlerinin dikkatini PKK ve uzantıları olan YPG ve PYD teröristleri üzerinde yoğunlaştırması olasılığıdır. Bu, PKK’ya bölgede adeta devlet kurdurmakta olan ABD’nin bütün planlarını bozmak anlamına geliyor. Suriye kuvvetleri (ve onun müttefiki Rusya’nın bölgedeki askerleri), ABD’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve onun yönetimindeki “Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi” (Rojava) Suriye’nin üçte birini elinde tutuyor. ABD, bu sözde Özerk Yönetime, güya bölgedeki DAEŞ güçleri ile mücadele etmesi için destek veriyor. Ancak Esad da Putin de biliyorlar ki Suriye’de tanklarla, toplarla, son zamanda hava savunma sistemleri ile desteklenen bir güç gerektiren bir DAEŞ varlığı yoktur.
Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme ihtimali, PKK ve uzantılarını bu kadar eyleme itti ise, onların arkasındaki ABD’nin iki ülke arasında gerçek bir barıştan ciddi olarak ürktüğü söylenebilir. ABD, DAEŞ kılıfı altında, Suriye ve Irak’ı bölerek, PKK yönetiminde bir sözde Kürt devleti kurma hayalindedir ve Türkiye-Suriye barışı, bu hayalin sonu olacaktır.
Türkiye-Suriye barışını acil hale getiren diğer bir faktör, İsrail’den İran’a giden yolun bu iki ülkeden geçtiği, ve İran’ın kendi iç güvenlik zaafını örtmek için Lübnan’daki vekil ordusu Hizbullah’ı da kullanarak, İsrail’e Filistin’e karşı savaşını bütün bölgeye yayması için vesile yaratmak üzere olmasıdır. İsrail ve onun harekete geçmek zorunda bırakacağı ABD, İran’a karşı adımlarını Suriye ve Irak üzerinden atarak, bir taşla iki kuş birden vurabilirler. Suriye ve Irak’taki İran vekil ordusu ortadan kaldırılırken, PKK uzantılarının da “özerk” bölgesi, gerçek bir “devletçik” niteliği kazanır.