TableGate

Okuduğunuz Yazı
TableGate

İçerik

AB Konseyi Başkanı Charles Michel ile birlikte Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret esnasında, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında değil de geniş bir koltukta yer verilmesi, Avrupa’da ateşli tartışmalara yol açmış, basın bu olayı dünya gündemine “SofaGate” (KoltukGate) adıyla taşımıştı. Daha sonra Türk yetkililer bu oturma düzeninin AB’nin iki başkanı arasındaki rekabetin bir neticesi olduğunu açıkladıklarında olay çok daha farklı bir boyut kazandı.

En ufak ve gereksiz ayrıntıyı bile gerçeği çarpıtarak Türkiye karşıtı bir konu halinde yansıtan dünya basını, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Moskova’daki görüşmesi esnasında yaşanan, bizim de “TableGate” (MasaGate) olarak adlandırabileceğimiz “diplomatik krizi” aynı ilgiyle paylaşmadı.

Tabii ki Macron’un 5 metrelik bembeyaz bir masada Putin’in tam karşısına oturtulduğu, surat ifadelerinin son derece ciddi ve donuk, toplantı odasındaki iç dekorasyonun ise bomboş, soluk ve cansız olduğu görüntüler özellikle sosyal medya gündemine bomba gibi düştü ve günlerce türlü esprilere sebep oldu.

Peki alay konusu olan, Macron’un “küçük düşürüldüğünü” düşündüren bu görüntülerin arkasında yatan temel mesaj neydi? Putin, KGB ajanlığından devlet başkanlığına geçmiş deneyimli bir siyasetçi. İktidarının da 22. yılına giren Putin, görüştüğü yetkililere gizli mesajlar vermeyi de seven bir lider. Macron’un uzun bir masanın ucuna oturtulduğu bu görüntüler, Putin’in hem Fransa Cumhurbaşkanı’nın fikirleri hem Fransa hem de genel anlamda Batı ile arasına koyduğu mesafe olarak yorumlandı.

Nisan ayında gerçekleştirilecek Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce Macron’un Putin karşısında düştüğü bu durum ona puan kaybettirirken, dünya da Putin’in Çin ile kurduğu ittifakta ABD ve AB’ye meydan okur bir tavır sergilediğini bir kez daha görmüş oldu.

Macron ile görüşmesinden önce, Putin, Kış Olimpiyatları’nın açılışı için Pekin’e giderek Çinli mevkidaşı Şi Cinping ile bir araya gelmişti. Görüşmede iki lider Batı blokuna karşı son derece önemli mesajlar vermişti. Çin, NATO’nun genişlemesine karşı çıkan Rusya’ya; Rusya ise Asya-Pasifik bölgesinde nüfuz kazanmak amacıyla ABD, İngiltere ve Avustralya’nın geçen yıl imzaladığı AUKUS Güvenlik Ortaklığı Anlaşması’ndan kaygı duyan Çin’e desteğini ifade etti.

Rusya ve Çin, özellikle ABD’ye karşı bir güç birliği oluştururken Batı blokunda ise durum çok farklı. Rusya-Ukrayna kriziyle ayyuka çıkan fikir ayrılıkları Avrupa’da polemiklere yol açıyor. 3 Şubat’ta Kiev’e ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan yaşanan bu durumu Batı’nın krize çözüme katkı sağlamaktan ziyade adeta çomak sokması olarak değerlendirdi. Ayrıca, Avrupa’da krizi çözebilecek kapasitede bir lider olmadığının ve ABD Başkanı Joe Biden’ın da bu sürece henüz olumlu bir yaklaşım sergileyemediğinin altını çizdi.

Putin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine Türkiye’ye gelecek. Türkiye bu krizde arabuluculuk gibi önemli bir rol üstlenerek bölge ve dünya barışına eşsiz bir katkı sağlayabilir. Avrupa, “Rusya doğalgazı kesecek mi?” diye tir tir titrer, ABD ise blöften öteye geçemezken, Türkiye ise bütün dünyayı ilgilendiren bir meselede bir kez daha en ön plana çıkan aktör olarak konuşuluyor.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
100%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%