Tam Bağımsız Türkiye’nin yolları

Okuduğunuz Yazı
Tam Bağımsız Türkiye’nin yolları

İçerik

“1968 Kuşağı” bir gazeteci için, “Tam Bağımsız Türkiye” sloganı kolay unutulur bir hedef olmasa gerek. Şimdilerde bu slogan pek sık kullanılmıyor; çünkü Türkiye uzunca bir süredir bağımsız bir ülke olmanın şartlarından en önemlisini yerine getiriyor.

İkiye bölünmüş Libya’da öyle bir tarafa öyle destek sağlıyor ki, ülkenin bölünme süreci -iki taraf birleşmese bile- ilerlemiyor. Irak’ın bölünmesine Türkiye engel oluyor; Suriye’nin toprak bütünlüğüne, ülkenin iki müttefiki Rusya ve İran’dan çok Türkiye sahip çıkıyor. Sudan’da isyancılar ile hükümet güçleri Türkiye’nin çağrısıyla ateşkese yanaşıyor. Kara sınırlarımız ve kara sularımızın ötesinde, bir Mavi Vatan kavramı ortaya atıyor, bu alandaki haklarımızı tüm komşularımıza karşı dermeyan ediyoruz.

Bunlar, 2000 sonrası doğumlu gençlerimiz için “son derece normal” görünüyor olmalı. Ama bu konuma gelmek için ülkenin, üç yoldan ve kararlı adımlarla ilerlemesi gerekiyordu.

Ülkemiz, önce mali bağımsızlık yolunda kararlı adımlar attı. Uluslararası Para Fonu’na ve onun verdiği izinle aldığımız uluslararası kredilerin şartları, bunları geri öderken verdiğimiz faizler, bizi bağımsız kararlar almaktan mahrum ediyordu. IMF borcu öyle belimizi büküyordu ki birçok şeyi yapamıyor, örneğin kendi petrol arama ve sondaj gemilerimize sahip olamıyorduk. Çünkü borç yiğidin ne denli kamçısı ise bir o kadar da ayağının bağıdır.

Kullandığımız elektriği üretmek, kaloriferlerimizi yakmak, otomobil ve kamyonlarımızı yürütmek için gerekli enerji de başka bir Tam Bağımsızlık engeliydi. Kazandığımız her 100 doların 70 dolarını doğal gaz, petrol, hatta kömür almak için dışarı ödüyorduk. Enerji tüketimimiz arttıkça, yani kalkındıkça, enerjide dışa bağımlılığımız da artıyordu. Bunun geride kaldığını söylemenin zamanı yavaş da olsa geliyor. Karadeniz doğal gazı, Gabar petrolü gibi son zamanlarda çok duyduğumuz yeni zenginliklerden çok önce Türkiye “enerjide bağımsızlık” ilkesi ile hareket etmeye başladı. Akkuyu nükleer enerji tesisi bugün meyvesini vermeye başladığımız erken adımlardan biridir. Bu son keşifleri de dikkate alındığında, ülkemizin önemli ilerlemeler kaydettiğini söyleyebiliriz.

Tam Bağımsızlığa giden bir diğer önemli yol, savunma alanından geçiyor. 2000 sonrası doğumlu gençlerimiz de hatırlayacaklardır; insansız hava aracı teknolojisinin yaygınlaştığı ilk yıllarda biz de bazı ülkelerden bu araçlardan almak ve terörle mücadelemizde kullanmak istedik. Kimi ülkeler “Bu amaçla kullanamazsınız” demedilerse de gizli ambargo uyguladılar. Bunları bize satan ülkelerin araçları ise esrarengiz şekilde sık sık bozulmaya ve tamir için yapımcı ülkeye gönderilmeye başlandı.

“Kötü komşu insanı mal sahibi yapar” hesabı, biz şimdi küçük bir İHA ile başladığımız yola kendi jet uçağımız ve milli muharip uçağımız Kaan ile devam ediyoruz.

Bu üç yoldaki ilerlemeler hem diğer ilerlemeleri kamçılıyor hem de bizi 1968’de hayal bile edemediğimiz Tam Bağımsız Türkiye’ye dev adımlarla yaklaştırıyor.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hakkı ÖCAL