Tehlike çanları çalıyor
Bilim insanlarına bakılırsa, felaket kapıyı zorluyor. Tehlike çanları çok güçlü çalmaya başladı. İstanbul çevresinde peş peşe yaşanan depremlerin, büyük sallantının habercisi olduğunu söyleyenler az değil.
Bu konuda en yetkili ağızlar kameraların karşısına çıkıyorlar, çok ciddi uyarılar yapıyorlar. “Geldi, geliyor” diyorlar:
-1999’dan sonra, bir sonraki yaşanacak büyük deprem için maksimum 30 yıl biçilmişti.
20 yılı gitti bunun. Geriye kaldı 10 yıl. “Öncü” olduğu söylenen sallantılar da başladı zaten. Fay canlandı.
Ben demiyorum bunları. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sürekli atıfta bulunduğu bilim insanları söylüyorlar. Uyarı üzerine uyarı yapıyorlar…
Peki, “Ben 16 milyonun başkanıyım” diyen İmamoğlu ne yapıyor? Hangi hazırlığı var yaklaşan büyük felaket için? Nasıl korumayı düşünüyor İstanbulluları?
Merak ediyorum!..
Keşke Kanal İstanbul yerine bir Deprem Çalıştayı düzenleseydi. Yaptırmamak, engellemek değil, yapmak, hizmet etmek için kafa yorsaydı. Geliyor çünkü felaket; üstelik göstere göstere, sinyaller vere vere geliyor.
Şimdi sakın ola kimse Kanal İstanbul ile deprem arasında bir ilişki kurmaya kalkmasın. “İlgisi de ilişkisi de yok” dediler, en yetkili otoriteler. İmamoğlu da
16 değil, 82 milyonun önünde “Ben Kanal İstanbul depremi tetikler demedim” sözleriyle onlara katıldı.
Bitti o tartışma.
***
Ne o, ne şu, ne de bu…
Bugün İstanbul ve İstanbulluların en büyük meselesi yaklaşan deprem felaketi!
1999 Marmara Depremi’nde gördük biz neler yaşandığını. İnsanların çaresizlik içinde nasıl kıvrandığını. Oradaydık ve aynı çaresizliği biz de yaşadık.
Üstelik, bu defa 16 milyonluk İstanbul’dan bahsediyoruz. Gerçekçi olmak lazım: Çok daha büyük bir yıkım yaşanılması kaçınılmaz. O yüzden İstanbul’un yapması gereken, bir seferberlik halinde depreme hazırlanmak. Felaketi en az hasarla atlatmaya çalışmak.
Bu noktada en büyük görev de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’na düşüyor.
Peki o ne yapıyor? Siyaset yapmak ve proje iptal etmekle meşgul. Bir de ülkeyi yönetenlere bolca laf yetiştirmekle uğraşıyor. Deprem gibi son derece önemli ve hayati bir konu öncelik sıralamasında yok gibi.
Uzmanlar uyarıyorlar, ben de uyarıyorum:
Bugünden tezi yok, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin depreme hazırlık için büyük bir seferberlik başlatması şart. Madem işi gücü bıraktı, projeleri iptal etti, hiç olmazsa bu konuya odaklansın.
“Ben herhangi biri değil, 16 milyonun başkanıyım” demekle olmuyor. O 16 milyonu, her türlü tehlikeye karşı koruyup kollamak, gerekli tedbirleri almak gerekiyor.
Üstelik bu bir tercih değil, kaçınılmaz bir görev!
Aylardır yürütülen istismar siyaseti, depremde can kurtarmaz. Karşı karşıya kalınacak bir felakette yaraları sarmaz. İstanbul’a ve İstanbullulara hiçbir şey kazandırmaz.
Şehir büyük bir tehlike altında!
“Ben bu şehrin belediye başkanıyım” diyorsanız eğer, seferberlik başlatıp hazırlıklı olmanız lazım. Süslü laflar ve illüzyonlar can kurtarmaz! Artık gerçeklerle yüzleşmek zamanı.
Uyarıyorum, böyle giderse yazık olur güzelim İstanbul ve İstanbullulara!