TEKFUR VİRÜSÜNE DEMOKRATİK İZOLASYON ŞART
Görev mahalline fantastik İmam lakabıyla gelen zatın her gün merhale kaydederek İstanbul Tekfuru’na dönüşmesi zatın ilmi becerisinden değil, projeye uygun olarak hareket etmesiyle yakından alakalı diye düşünüyorum.
Her ne kadar gündemde tutma taraftarı olmasam da son olanların o kadar basit bir seviyede olamayacağı ve proje kolaylığının hesabının sorulmasını elzem kılmıştır.
FETÖ’nün “dinlerarası” panayır dialog söylemlerinden bir farkı olmadığı gibi ortaya konulan görsellerin, söylemlerin anarşizm ve “gezi” süreci boyutuna da vurgu yapması tehlikeli bir satha girildiğinin işareti olarak görülmelidir.
Arka fondan ses verenlerin Fetöcüler olduğu aşikar.
Herşeyden önce ihanet, terör, vatan hainliği gibi kavramların alfabetik kategorisinde yer alanlar yeniden tanımlanmalı derim.
Teröre dair mücadele yöntemini değiştiren Anadolu’nun, bu aşamadan sonra hain, hainlik ve bölücülük tanımlamalarını da yeniden yapılandırmalı derim.
Hatta tanımlamakla yetinmemeli, hukuki karşılığı ne ise o yaptırımları tatbik etmeli.
Sıfatının ne olduğu önemli değil.
Onun “kim olduğunu” hepimiz biliyoruz.
Devletin kim ya da kimler olmadığını uygulamalı olarak gösterme zamanı gelmiştir.
Nedir bu eziklik kardeşim?
Mağdur edebiyatı yapmasın diye ses çıkarılmıyormuş!
Var mı öyle bir şey?
Hiç kimsenin bizim sinirlerimizle oynamaya hakkı olamaz.
Ve bunu siyasi kazanım terazisinde de tartamaz.
Propoganda, bölücülük, iç savaş kışkırtıcılığı meydanlarda bağırmakla, eylem yapmakla mı gerçekleşir?
İstanbul Tekfuru alenen suç işliyor.
Bu ülkenin insanlarına, vatandaşlarına mağduriyet yaşatanın hesabı sorulmalıdır.
Bunun hesabını savcılar sorar, hakimler karar verir, Bakanlık gereken süreci tamamlar.
Umarım daha fazla bu virüsten enfekte olmamak için demokratik izalosyon sağlanır.
Peşindekiler de göreceksiniz tek tek dökülecekler.
Hazırlanıyorlar.
Haziran sonu için bu hazırlıkları!.
Binnur Günay