Trump ile karşılıklı samimiyete dayalı güçlü ilişki

Okuduğunuz Yazı
Trump ile karşılıklı samimiyete dayalı güçlü ilişki

İçerik

Türkiye-ABD ilişkileri uzun yıllardır inişli çıkışlı bir seyir izliyor. Ancak son dönemde şahit olduğumuz en önemli gelişme, klasik diplomasi kurallarının ötesinde, liderler arasındaki samimiyet ve karşılıklı güvenin ilişkilerde belirleyici hale gelmiş olmasıdır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Donald Trump arasındaki güçlü ve sıcak bağ, Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir dönemin kapılarını aralamıştır.

Trump’ın Erdoğan’a yönelik kamuoyunda defalarca dile getirdiği “Ben onu severim, o da beni sever” ifadeleri, sadece iki lider arasındaki dostluğu değil, aynı zamanda devletler arası ilişkilerin yüzeysel protokol kalıplarının ötesine geçebileceğini göstermektedir. Bu tür samimiyet, iki ülkenin stratejik ortaklığına esneklik ve dayanıklılık kazandırmıştır. Suriye’den savunma sanayine, ekonomik yaptırımlardan stratejik iş birliği alanlarına kadar pek çok mesele, kişisel güven zemininde çözümlenebilmiştir.

Bu, klasik diplomasi literatüründe alışılmış bir durum değildir. Devletler genellikle kurumsal ve bürokratik ilişkilerle hareket ederken, Erdoğan-Trump dostluğu dış politikada insani ve kişisel boyutun önemini ortaya koymuştur. Bu ilişki, Türkiye’nin Washington’da güçlü bir temsilciye sahip olmasının yanı sıra, Ankara’nın dış politikasını da daha etkin kılmıştır.

Elbette ki bu samimiyet her zaman kolay bir yol sunmaz. 2020 yılında yönetim değişikliğiyle birlikte Biden döneminde görüldüğü üzere, kişisel bağların eksikliği, ilişkilerin daha mesafeli ve zorlayıcı hale gelmesine neden oldu. Biden’ın sert açıklamaları ve soykırım ifadesi gibi adımları, Türkiye-ABD hattında yeni gerilimlere yol açtı. Ancak bu da gösterdi ki, karşılıklı güven ve samimiyet, diplomaside kriz anlarında bir tampon görevi görebilir.

2024 seçimlerinin ardından Trump’ın tekrar başkan olmasıyla birlikte Ankara’da temkinli bir umut yeşermiştir. Erdoğan ile Trump arasındaki güçlü ilişki, iki ülke arasındaki eski dostluk bağlarını yeniden canlandırabilir. Savunma ve ticaret alanlarında iş birliği mesajlarının verilmesi, sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi anlamda da güven tesisinin bir göstergesidir.

Sonuç olarak, Erdoğan-Trump dostluğu, Türkiye-ABD ilişkilerinde kişisel ilişkilerin ve samimiyetin ne denli önemli olduğunu kanıtlamıştır. Bu, sadece iki liderin değil, aynı zamanda iki ülkenin kaderini etkileyen bir bağdır. Elbette ki dış politika kuralları, kurumlar ve stratejik çıkarlar önemlidir. Ancak bu çıkarların hayat bulabilmesi için liderler arasındaki güven ve samimiyet olmazsa olmazdır.

Türkiye gibi dinamik ve stratejik bir ülke için bu tür kişisel ve güçlü ilişkiler, uluslararası arenada avantaj sağlayan kritik bir unsur olarak kalacaktır. Gelecekteki diplomaside, liderlerin karşılıklı saygı ve güveni artırmaları, devletlerin çıkarlarını korumada daha sağlam zemin oluşturacaktır.

Erdoğan ve Trump arasındaki bu dostluk, Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni bir dönemin habercisidir. Diplomasi sadece resmi protokollerle değil, insani ilişkilerle de şekillenir. İşte bu yüzden, samimiyete dayalı güçlü ilişkiler kurulması hem gerekli hem de kaçınılmazdır.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hilmi Daşdemir