Türk Devletler Topluğu ile “dilde, fikirde, işte birlik”e doğru…
Gebele’de (Bakü yakınlarında) gerçekleşen Türk Devletleri Teşkilatı’nın 12. Zirvesi, “Bölgesel Barış ve Güvenlik” ana temasıyla toplandı. Bu zirve, yalnızca stratejik jeopolitik manevraların sahnesi olmayıp Türk dünyasında daha derin bir idealin –birlik idealinin– yeniden gündeme taşındığı bir mihenk taşıdır.
İsmail Gaspıralı’nın 19. yüzyılda ortaya koyduğu “dilde, fikirde, işte birlik” ülküsü, bugün belki de o kadar somut ve güncel bir hedef haline gelmiştir ki Bakü zirvesinde tartışılan konuların bazıları tam da bu idealin sınav sahaları olmuştur.
Toplantıda dikkat çeken başlıca hususlar şöyleydi:
Güvenlik ve bölgesel istikrar: Zirvenin çerçeve teması “Bölgesel Barış ve Güvenlik” oldu. Türkiye Cumhurbaşkanı da toplantıda, yakın coğrafyadaki çatışmalara, hukuk ihlallerine karşı teşkilatın kararlı duruşuna vurgu yaptı.
Kurumsallaşma ve işbirliği genişletilmesi: Türkmenistan’ın hem Türk Akademisi’ne hem de Türk Kültür ve Miras Vakfı’na gözlemci olarak katılmasıyla, işbirliği mimarisinin derinleştirilmesine dair adımlar atıldı. Ayrıca, teşkilatın işbirliği organlarının rollerinin güçlendirilmesine dair kararların altı çizildi.
Tek güç merkezi vizyonu: Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Türk devletlerinin “tek bir güç merkezi” gibi hareket etmesinin önemine işaret etti.
Ekonomik, ulaştırma ve beşeri iş birliği fırsatları: Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev konuşmasında, Azerbaycan-Ermenistan barış bildirisini Türk halklarının ortak kazanımı olarak değerlendirip bunun ekonomi, ticaret ve ulaştırma alanlarında yeni kapılar açacağını vurguladı.
Üye ve gözlemci genişleme çabaları: KKTC’nin toplantılarda daha aktif rol alması arzusu dile getirildi. Ayrıca, Türkmenistan gözlemci statüsüyle sürece dahil olurken teşkilatın kapsayıcılığının artması hedeflendi.
Bu gündemler, salt devletlerarası pazarlıklar ya da diplomatik hamleler değil; aynı zamanda bir idealler topluluğunun yeniden sahneye dönmesi adına kesif bir çağrıdır. O çağrı da budur: Türk dünyasında birlik.
İsmail Gaspıralı, Türk birliği idealini “dilde, fikirde, işte birlik” parolasıyla formüle etmiş; yani sadece devletlerin siyasi bağlarını değil, halkların zihniyetini, düşünce dünyasını, üretim ve çalışma pratiklerini de birleştirmeyi hedeflemiştir.
Toplantıda tartışılan konular, Gaspıralı’nın bu üç unsurunun sınanması demektir:
Dilde birlik: Ortak edebi Türk dili, lehçeler üstü iletişim ve kültürlerarası dil uyumu…
Zirvede bu konu doğrudan gündeme gelmiş olmasa da teşkilatın kurumlaşma ve kültürel işbirliği kararları, dil hususunun dolaylı olarak yeniden canlandırılması potansiyelini taşır. Gaspıralı da döneminde, Rusya içindeki Türk topluluklarının birbirini anlamasını sağlamak için ortak bir edebi dil tasarımı fikirleri üretmişti.
Fikirde birlik: Ortak strateji, ortak platformlar, ortak değerler inşası…
Zirvede “tek güç merkezi” söylemi, ortak dış politika vizyonu arzusu, teşkilat kurumlarının güçlendirilmesi hedefi bu fikri birleştirici söylemlere işaret eder.
İşte birlik: Ekonomik entegrasyon, ulaştırma koridorları, ticaret, lojistik projeler…
Mirziyoyev’in “barış bildirisi sonrası ticaret-ulaştırma alanında fırsatlar açılacağı” vurgusu bunun somut izdüşümüdür.
Dolayısıyla, bu Bakü / Gebele zirvesi, Gaspıralı’nın idealinin modern devletler düzleminde yeniden imtihanıdır. Ne var ki, ideal ile gerçek arasında büyük uçurumlar olabilir. Bu uçurumu kapatacak strateji hem halkla hem devletle hem de “sözde birlik”le değil, “özde birlik”le hareket etmeyi gerektirir.
Bazı uyarılar ve tavsiyeler
Sahici entegrasyon: Siyasette, güvenlikte, ekonomi ve kültürde uyumlu politikalar gerek. Sadece sembolik birlik vaatleri halklar nezdinde karşılık bulmaz.
Dil politikaları göz ardı edilmemeli: Edebî Türk dili çalışmalarına, lehçeler arasındaki bariyerleri azaltacak projelere yatırım şart.
Gençliği merkeze koymak: İşte birlik ancak gençlerin ortak projelerde buluşmasıyla canlı kalır. Kültür-sanat, bilim, spor alanlarında ortak platformlar oluşturulmalı.
Denge siyaseti: “Tek güç merkezi” vurgusu, dengeleri kırma riskini içerir; ittifakın her üyesinin özsaygısı gözetilmeli.
Halk katılımı: Birliğin dili halktır; kararlar dar elit kulvarlarda değil, halkın ilgi ve desteğiyle inşa edilmeli.
Gebele’deki bu zirve, Türk dünyasının yalnızca coğrafi sınırlarla değil, zihni sınırlarla da birleşme imkânını test etmiştir. İsmail Gaspıralı’nın “dilde, fikirde, işte birlik” ülküsü, bugün yeniden anlamını bulmuştur. Ancak ideal ile fiiliyet arasındaki makası kapatmak, cesaret, sabır, strateji, tevazu ve kapsayıcılık ister.
Binali Yıldırım gibi, yapmış olduğu ulaştırma bakanlığı ve başbakanlık gibi görevlerde başarılı olmuş birinin Aksakallar Heyeti Başkanı olması, Türk Devletler Teşkilatı’nın da etkili bir kurum olmasını sağladı.
Daha önce başlayan ortak alfabe çalışması ile İsmail Gaspıralı’nın ‘dilde birlik’ ülküsü için önemli bir adım atılmıştı. Bu süreç ilerliyor.
Türk Dünyası arasındaki işbirliğinin güçlenmesi ile ‘fikirde birlik’ ülküsü için de Türk Devletler Teşkilatı’nın kurumsal kapasitesi artırılıyor.
Aksakallar Heyeti’nin Kuzey Kıbrıs’taki toplantısına katılmış, orada Sayın Binali Yıldırım ile de sohbet etmiştik. O toplantıda konuşulan ‘ortak uydu’ projesinin hayata geçirilmesi için de süreç başlıyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanımız İlham Aliyev’in ‘ortak tatbikat’ sonrasına ‘ortak ordu’ olacak.
Dilde birlik ile başlayan süreç fikir ve işte birlik faaliyetleri ile devam ediyor.
Korkut Ata gibi film festivalleri ve diğer kültürel faaliyetler ile gönül köprüleri kurulurken ‘ortak uydu’ vb. gibi projeler işbirliğini daha da güçlendiriyor.
Birlik, salt devletlerarası mutabakat değildir; gönüllerde kurulacak bir gönül birlikteliğidir. O gönül köprüsü kurulmadan yükselen zirveler, fırtınada yıkılmaya mahkûmdur.