Türk Tabipleri Birliği, Yenidoğan Çetesi’nde neden sâkin?

Okuduğunuz Yazı
Türk Tabipleri Birliği, Yenidoğan Çetesi’nde neden sâkin?

İçerik

“Yenidoğan Çetesi” olayında Sağlık Bakanlığı çok geç kaldı. Evet, soruşturma 2023’de başlamış ama hastaneler daha yeni kapatıldı. Bu sürede ne yapıldı?

Biz bu olayı “kamuoyunun ayağa kalkmasıyla” değil de Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasıyla duymalıydık.

Gerçekten de Sağlık Bakanı süreci yönetemedi.

Ülkemizde bebekler şayet bir çete tarafından öldürülüyorsa hepimizin itiraz etmesi şarttır.

Peki, alanı dışındaki birçok konuda açıklama yapan Türk Tabipleri Birliği TTB ne yapmış?

Kendisinden ruhsat almayan ve aidat ödemeyen hiçbir doktorun özel hastanelerde çalışamadığı TTB ne yapmış?

“Vergiler” konusunda açıklamalar yapmış.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni savunmuş.

“Hak ve özgürlükler yok” demiş.

“Türk Silahlı Kuvvetleri kimyasal silah kullandı” diyerek ülkemizi Batı’nın hedefi haline getirmeye çalışmış.

Kendi alanıyla ilgili olmayan hususlarda dünyayı ayağa kaldırmış.

Ama sıra “Yenidoğan Çetesine” gelince kamuoyu oluşturamamış.

İstediği her konuda kamuoyu oluşturan TTB, sıra kendi alanıyla yani “tabiplerle ve hastanelerle ilgili” bir konuya gelince süreç hakkında kamuoyunu doğru düzgün aydınlatamamış.

Süreç ortaya çıkınca yaptıkları açıklamada; “İstanbul’da çok sayıda bebeğin, aralarında hekimlerin ve sağlık çalışanlarının da olduğu bir çete tarafından tıbbi gereklilik olmadığı halde anlaşma yapılmış özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yönlendirildiğine, bu sayede Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan ve ailelerden haksız gelir elde edildiğine ve daha vahimi bebeklerin bir kısmının yoğun bakım takipleri sırasında hayatını kaybettiğine ilişkin haberleri Türk Tabipleri Birliği olarak yakından takip etmekteyiz” demişler.

Lütfetmişler, takip ediyorlarmış.

18 Ekim’de sosyal medya hesaplarından bu açıklamayı yapmışlar.

O günden bu güne başka ne paylaşmışlar?

TTB Başkanı Alpay Azap’ın HALK TV’ye Skype bağlantısı, TTB Merkez Konseyi II. Başkanı Dr. Pınar Saip’in Halk TV’ye Skype bağlantısı, TTB’nin Saadet Partisi ziyareti, TTB yönetiminin DEM Parti’yi ziyareti ve aralarda da Yenidoğan Çetesi üzerinden sistemi eleştiren açıklamaları…!

İstanbul Tabip Odası ise ancak 23 Ekim’de, “Gündemdeki Sağlık Skandalında Adı Geçen Hekimler Hakkında Soruşturma Başlattık” diye duyurmuş.

Atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra…

TUSAŞ saldırısını da lanetlemişler ama PKK diyememişler!

Yani Yenidoğan Çetesi vakasından sonra TTB yönetimi 2 defa Halk Tv’ye bağlanmış, Saadet Partisi ve DEM Parti’yi ziyaret etmiş. Ölen bebeklerde suçlu sistemmiş! Doktorlarla ilgili de günler sonra soruşturma başlatabilmiş.

Ben hâlâ doktorların TTB’ye neden zorunlu aidat ödediklerini anlamıyorum.

Böyle bir TTB maalesef ülkemize yakışmıyor.

Bu sistem düzelmedikçe ülkemiz de düzelmez.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) aylarca deney yaparak bulunan Türk aşısına “sıvı madde” diyerek ispatsız/delilsiz eleştirmişti. Yunan Medyası, Türk Tabipleri Birliği’ni referans gösterip haber yapmıştı. Yani bu birlik Türkiye’den çok Yunan medyasının işine yaramıştı.

TTB’YE ÜLKEMİZİN İHTİYACI YOK!

Türk Tabipleri Birliği’ne alternatif Türk Hekimler Birliği kurulmalı!

Özel hastane doktorları TTB’ye üye olmaya ve aidat vermeye mecbur bırakılıyorlar, bu düzen değiştirilmeli.

Yasalarımız TTB’yi “tek yetkili birlik” yapmış, bu da tekelciliğe sebep oluyor. “Tekelcilik” son bulmalı.

TTB tüm doktorları temsil etmiyor ama herkes adına konuşuyorlar. Farklı birliklerin de önü açılmalı.

Türk Tabipleri Birliği’nin “bu haliyle” devamı Türkiye ve demokrasi adına geri kalmışlıktır.

TSK’ya iftira atan birliğin adı nasıl Türk olur? Şerefli “Türk” ismi ellerinden alınmalı! Terör saldırısına “PKK yaptı” diyemeyen Türk Tabipleri Birliği’nin elinden “Türk” ismi kurtarılmalı! Kim yapacak bunu?

Daha önce çağrıda bulunmuştum, aynı çağrıyı son söz olarak tekrar ediyorum.

SON SÖZ: Açık çağrımdır! TTB’ye üye olma zorunluluğu ve aidat ödeme zorunluluğu kaldırılmalıdır. TTB’nin “tek yetkili” birlik olma statüsü son bulmalı, alternatif birlikler kurulabilmeli, doktorlarımızın “seçim hakkı” olmalıdır. Bu konuyu hem Sayın Cumhurbaşkanımıza hem de MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye bizzat sormuştum. Onlar da TTB’ye olan tepkilerini dile getiriyorlar. Artık harekete geçme vakti; doktorlarımız bu ‘tek yetkili’ birliğe mahkûm edilmemeli! Türkiye Barolar Birliği’nde biliyorsunuz Ankara ve İstanbul’da ‘2. Baro’ kurma hakkı verildi. İsteyen avukatımız kendi dilediği baroya üye oluyor. Çatışma ve bölünme yok, bilakis seçme hürriyeti var. Benzerinin ‘doktorlarımız’ için de uygulanması gerekir.

Yazı Hakkında ki Düşünceniz?
Çok Beğendim
0%
Beğendim
0%
Orta Karar
0%
Sevmedim
0%
Hiç İyi Değil
0%
Yazar Hakkında
Hacı YAKIŞIKLI