Türkiye tarih yazarken CHP şerh düşme peşinde!
Daha önce Canan Kaftancıoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığını şimdi Özgür Özel yapıyor.
Kılıçdaroğlu dönemi CHP’sini çok eleştirdim.
Yine gelip aynı uygulamaları yapsa tekrar eleştiririm.
Ancak o dönem CHP böyle değildi, daha derli topluydu, “parti görünümü” vardı.
Kemal Bey’in sözünün “ağırlığı” vardı. Özgür Bey gibi, “Çorba içerken kameralar bantlanır” falan demiyordu.
Ancak Kemal Bey’in döneminde yapılan yanlışlar, atılan iftiralar şimdi bir çığ gibi büyüyerek yuvarlana yuvarlana gidiyor.
“NEDEN FAHRETTİN ALTUN HEDEFTE?”
İletişim Başkanı Prof.Dr. Fahrettin Altun Hocanın İletişim Başkanı olmadan önce de “strateji geliştirme ve analiz” üzerine ufuk açıcı yazıları ve çalışmaları vardı. Tüm çalışmalarını “Türkiye’yi adım adım büyütme” üzerine yapıyordu.
CHP yönetimi sık sık Fahrettin Hocayı hedef alıyor. Neden?
Çünkü yalanları açığa çıkarıp “hakikati” ortaya koyuyor.
Devletine samimi ve “sürdürülebilir” hizmetler veriyor.
Terör örgütlerinin uydurduğu yalanları deşifre ederek “5.Kol Faaliyetlerini” en başından engelliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonunu ulusal ve küresel ölçekte tüm dünyaya anlatıyor.
Siz bugüne dek Fahrettin Altun’un; “Ben şunu yaptım, şöyle hizmetlerimle büyük badireleri atlattım” gibi uzun uzun kendi hikâyesini anlattığını gördünüz mü?
Göremezsiniz; zira onun derdi “şahsi hikâyesi” değil memleketinin selameti!
Fahrettin Altun, Anadolu evladıdır.
Ayaklarını yalnızca bu topraklara basarken “dünyayı” okumasını iyi bilir.
CHP’nin bir Fahrettin Altun’u yok, sanırım üzüntülerinin ve saldırılarının ana sebebi budur.
Neymiş, Fahrettin Altun milletvekillerine “Şu mevzularda şu stratejileri izleyin” diyormuş.
Ne var bunda? Dese bile bir “İletişim Başkanı” strateji geliştirmeyecek de ne yapacak? Zorunuza giden nedir?
Fahrettin Altun son açıklamasında; “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin içeride dışarıda hikayesini anlatan, argümanlarını savunan ve binlerce faydalı iletişim faaliyetinde bulunan İletişim Başkanlığımız, sizin kerameti kendinden menkul birtakım asılsız iddialarınızla lekelenecek değildir. Milletimiz yalanlarınızla, algılarınızla, manipülasyonlarınızla mücadele eden kurumumuza sahip çıkmakta, ortaya attığınız saçmalıkları çürütürken bizlere sonuna kadar desteklerini ifade etmektedir. Kara propagandada bir dünya markası olarak siz yolsuzlukları, usulsüzlükleri, tacizleri akla hayale gelmeyen kombinasyonlarla aklamaya çalışmaya devam edebilir; kameraya bantı çorbayla, valizi jammerla eşleştirip milletin aklıyla alay edercesine açıklamalar yapmayı sürdürebilirsiniz. Biz de her zaman olduğu gibi iftira kampanyalarınıza karşı hakikati kuşanıp mücadelemize devam edeceğiz.” dedi.
Sokağa çıkarsanız Altun hocanın sevildiğini, yaptığı işlerin takdir edildiğini görürsünüz. CHP Genel Merkezi’ne giderseniz elbette sevilmediğini görürsünüz. Yalanlarını deşifre eden kişiyi niye sevsinler değil mi?
“DEZENFORMASYON VE DMM”
Dezenformasyonla Mücadele Merkezi olmasa idi şimdi herkes “Katarlı öğrencilere sınavsız üniversite” yalanına inanacaktı.
Herkes CHP’nin otobüs şoförünün masum olduğuna inanacak, ama aynı şoförün “polisin üstüne” otobüsü sürdüğünü çok geç öğrenecekti.
Daha onlarca, yüzlerce örnek verebilirim.
Çalışmalarından dolayı DMM’yi tebrik ederim.
“SEMBOLİK CUMHURBAŞKANI”
CHP, “Sembolik Cumhurbaşkanı” istiyor.
Ne olacak?
Başbakan’a “anayasa kitapçığı” fırlatıp kriz çıkardıktan sonra ülkedeki bankaların içi mi boşaltılacak?
“Kamusal alana başörtülüler giremez” mi diyecek?
Kırmızı ışıkta durma şovu mu yapacak?
“12 yaş altındakiler Kuran Kursu’na gidemez” mi diyecek?
Milletin seçtiği “hakiki liderler” dururken “sembolik” bir şeye ihtiyacımız var mı?
SON SÖZ: Kendileri sembolik bile olmayı başaramayanların ilan edecekleri “sembolik makamlar” yine bir şeylerin üstünü örtmenin ötesine geçemez.