Türkiye yüz sene sonra Kafkaslar’da
Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 Aralık’ta Azerbaycan’ı ziyaret edecek.
Ziyaretin anlamı çok yönlü.
Tarihi bir anlamı var; Kafkas İslam Ordusu’ndan sonra ilk defa Türk askeri yeniden Güney Kafkasya’da. Karabağ’ın işgalden kurtarılmasında Türk askerinin desteği hiç şüphesiz kritik öneme haizdi. İki devlet arması, yüreklerde bir bütün oldu ve işgalcileri kovdu.
Ziyaretin sembolik anlamı da var. Zafer sonrasında Bakü’yü ziyaret eden ilk devlet adamı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan oluyor. Bir nevi iki ülkenin birlikte kazandığı bir zaferin taçlandırılması süreci yaşanacak.
Ziyaretin askeri yönü ise tartışmasız önemli başlıklardan… Dağlık Karabağ’ın Ermenilerde kalan kısmının nihai statüsü elbette gündem olacaktır. Bununla birlikte Nahçıvan-Karabağ karayolu bağlantısını Türkiye de önemsiyor. Bu alanda somut adımların atılmasına dönük hamleler gelebilir.
Diplomatik anlamda KKTC özelinde sürpriz iyi haberler duyabiliriz.
Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinde ekonomik, siyasi ve kültürel işbirliklerine dönük çok boyutlu bir zemin oluşacaktır. Artık Türkiye ve Azerbaycan çok daha sıkı bağlarla birbirine bağlı. Bu bağlılık zaman içerisinde Türkiye’nin Türk Cumhuriyetlerindeki etkinliğini ve nüfuzunu geliştirecektir.
Ekonomik boyut özelinde gündeme gelen bir proje var. Nakliyat Hattı Projesi adıyla, Sn. Aliyev tarafından duyurulan çalışma, yakın zamanda ekonomik işbirliğini güçlendirecek bir işlev taşıyacaktır.
ERDOĞAN YENİ BİR STATÜKO OLUŞTURDU
Ziyarette gündeme gelecek olan önemli bir konu, Güney Kafkasya’nın geleceğine dönük bir anlayışı ortaya koyuyor. Anlaşılan Azerbaycan ve Türkiye bölgeye uzun vadeli bir barış nasıl gelebilir, buna kafa yormuşlar.
Güney Kafkasya uzun zamandır kendi haline bırakılmadı. Batı ve Batılı odaklar tarafından sürekli kaşındı ve özellikle Ermenistan üzerinden bir provokasyon yapıldı. Planlanan proje saha dışı aktörleri saf dışı ediyor. Projenin adı; Beşli İş Birliği Projesi. Projeye; Azerbaycan, Türkiye, Rusya, İran ve Ermenistan’ın katılması hedefleniyor. Bu proje hayata geçebilirse bölgede uzun vadeli bir sulh oluşur.
Proje ciddi anlamda bir devlet anlayışı, geleneği ve vizyonu ortaya koyuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sn. Aliyev bölgede yeni bir statüko oluşturdular.
Minsk bundan rahatsız.
Özellikle Fransa, Türkiye’nin Kafkaslarda etkinlik alanının artmasından ciddi anlamda sıkıntıya girmiş durumda. Çeşitli agresif çıkışlarla kendince bir çözüm üretmeye çalışsa da tüm bu faydasız çabalar; itibarını zedeleyecek pozisyonlarla sonuçlanmakta.
Türkiye’nin Karabağ’daki, Libya’daki, Suriye ve Irak’taki askeri başarıları Batılı muhataplarına karşı elini güçlendiriyor. Gerek AB gerekse NATO kapsamında, ABD ile ilişkilerde, Türkiye masaya daha güçlü oturuyor. Türkiye Doğu Akdeniz’de işte bu nedenledir ki haklarından taviz vermemek adına güçlü söylemleri ve fiili pratiği ortaya koyabiliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tam bir iş ve proje insanı. Şimdiye kadar elde edilen başarıların reklamını hiç yapmadı. Tarih yazıyor, milli perspektifi olan halkımız görüyor. Bu anlamda süreci bununla yeterli görüyor olsa gerek.
Önümüzdeki süreçte Ortadoğu’da sürpriz gelişmeler görebiliriz. Suudi Arabistan’ın Türkiye’ye dönük olumlu mesajlar vermesi, Körfez krizinin yumuşaması yeni ve olumlu haberlere gebe.
Türkiye iyi yolda.
Türkiye pandemi sürecinde krizi fırsata dönüştürecek çok akıllıca hamleleri hayata koydu, koyuyor.
Gelecek bugünden daha iyi olacak inşallah.