Türk’ü sevmez ama Atatürkçü; yersen!
“Türkiye Doğu’da işgalcidir” diyen operacı kadının elini öptükten sonra, “Biz Atatürk’ün partisiyiz” diyenler bir bana mı sahte geliyor?
Türk düşmanı Hollandalı siyasetçi Geert Wilders’in paylaşımlarına yüzbinlerce beğeni yapanların, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demesi bir bana mı sahte geliyor?
“(PKK elebaşı) Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen Demirtaş’a selam gönderdikten sonra PKK tarafından şehit edilen askerin cenazesine gidenler bir bana mı sahte geliyor?
Disney Plus’ın Atatürk dizisini gözlere soka soka kaldırmasına tek kelime etmeyenlerin stada alınmayan Atatürk baskılı formalar karşısında “Ataaaam” diye yırtınması bir bana mı sahte geliyor?
Burada Mustafa Kemal’in suçu yok, onu affedersiniz kullananlar ikiyüzlü riyakârlar!
Türkiye’ye açık açık operasyon çekilirken Ekrem İmamoğlu’nun adeta fırsattan istifade “Bayrakları alıp gelin” diye taraftarları toplamaya çalışması bir bana mı sahte geliyor?
Gerçekten devletimize, milletimize, vatanımıza, ezanımıza, bayrağımıza düşmanlık edenleri sevdiler ama Türk’ü sevemediler!
Mustafa Kemal’i de onların elinden alacağız, kullanmalarına müsaade etmeyeceğiz!
Yaptıkları icraatlar olumlu veya olumsuz olabilir; ancak tarihin en derinlerinden bugüne dek gelen devlet başkanlarımız bizim ortak değerimizdir! Bu değerin karşılığı her zaman “sevgi” olmayabilir, ancak “saygı” olmak zorundadır.
Devlet bizim ama “Atatürk” diyerek Türk düşmanlığı yapma konforu onların öyle mi?
1) Mustafa Kemal devletin kurucusudur.
2) Eleştirilebilir, ama hakaret edilemez
3) Ona “Seviyor musun?” çerçevesinde değil, tarihi bir devlet başkanına saygı çerçevesinde yaklaşmak elzemdir.
4) PKK ile iş birliği yapanların “Mustafa Kemal” diyorsun ama “Atatürk” demiyorsun şeklindeki zırvalarına prim vermemek gerekir.
Ben gerçekten 100 yıl aradan sonra hâlâ “Atatürk tartışması” yapılmasını saçma buluyorum.
Hayır abicim, 100 yıldır ne durdun? Hâlâ mevzuları halledemedin mi?
Savunma sanayisinde dünya devi olmak varken sürekli 1923’ü mü tartışacağız, 1925’i mi tartışacağız?
Özerklik, eyalet, federasyon gibi yönetim şekilleri bize uygun değildir.
Ancak bugünkü sınırlarımız ötesinde bazı vilayetler ve devletler kendimize has bir özerklik içinde Türkiye’ye bağlanabilir. Amaç “toprak kazanmak” değil, “insan ve güvenlik” alanlarını kazanmaktır.
“ABDURRAHİM KARAKOÇ”
Rahmetli Abdurrahim Karakoç’un “Echel Aydınlara” şiiri hakikati ne de güzel anlatır:
“Mıgırdıç’ı sever de Osman’ı sevmez zındık
İti-domuzu sever, insanı sevmez zındık
İster ki diz üstüne çökertilsin Türkiye
Ekmeğini yer amma vatanı sevmez zındık”
“FUTBOLU REZİL ETTİNİZ”
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı, Galatasaray Başkanı ve Fenerbahçe Başkanı el ele vererek bir sportif müsabakadan neredeyse “uluslararası kriz” çıkaracaklardı.
Neyse ki ülkeyi Recep Tayyip Erdoğan yönetiyor, aksi takdirde aylar süren bir tartışmanın fitilinde boğulurduk.
Türkiye’de futbol ve sporun yönetici kadroları “liyakat sahibi” olmalı ve tek düşünceleri ülkenin sportif açıdan gelişmesi olmalı; aksi takdirde bu alanda kısır döngüye girmekten ötesi olmayacak.
SON SÖZ: Bir Ankara deyimi olmasa da “İki kişinin bildiği sır değildir” sözü doğrudur. Eğer “iki kişi biliyorsa” muhakkak üçüncü bir kişi daha biliyordur. Esasında “sadece iki kişi arasında kalan sırlar” vardır ki buna “esrar” denir ve “esrarengiz” kavramı gökyüzüne bir pencere dâhi açabilir.